Ana Sayfa » Makaleler » Mahmut ARSLAN » HEDEF, HEYECAN VE GAYRETİMİZLE ZORLUKLARIN ÜSTESİNDEN GELİYORUZ

HEDEF, HEYECAN VE GAYRETİMİZLE ZORLUKLARIN ÜSTESİNDEN GELİYORUZ

2024 yılını geride bırakırken, bir yılın muhasebesini yapıp, önümüzdeki dönemin perspektifini oluşturmak, yeni dönemler için yeni fikir ve hedefleri belirlemek önemlidir.

Küreselleşen Dünya’da Bölgesel Sorunlar

Covid-19 pandemisinin etkilerini üzerinden atamayan yer küre, Filistin’de, Ukrayna’da, Doğu Türkistan’da, Afrika ülkelerinde ve Myanmar’da zulümlerin acısını yaşıyor. Rusya’nın sıcak denizlere inme hedefine bir de Avrupa’ya hükmetme hırsı eklenince Doğu Avrupa’yı derinden etkileyen bir gerilim kapımıza dayandı.

Bilgi ve iletişimin etkisi ile ‘küresel bir köy’ haline gelen Dünyamızda, bölgesel düzeyde yaşanan savaş, zulüm ve soykırım ve göçler bölgeselliğin ve bölge politikalarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermektedir.

Haritaların Cetvelle Çizildiği Coğrafyada İstikrar Olmuyor

Haritaların cetvelle çizildiği Ortadoğu’da zalim İsrail’in, ABD ve Avrupa’yı arkasına alarak döktüğü kanlar, aldığı canlar, 7 Ekim 2023’den bu yana 15 aya yakın bir sürede, soykırım safhasına geldi. Yaşanan tüm bu işgal ve soykırım karşısında uluslararası hukuk ve yardım kuruluşlarının sınıfta kaldıklarını görmenin şaşkınlığını yaşıyoruz.

Filistinliler, bölgede İsrail zulmü ile sınanırlarken, bizler de onlara olan duyarlılıklarımızla sınanıyoruz.

Soykırımı Her Platforma Dile Getiriyoruz

HİZMET-İŞ Sendikası ve HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, Gazze’de, Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Myanmar’da yapılan zulüm ve soy kırımları, uluslararası örgütlü olduğumuz her organizasyon ve platformda dile getirmeye, devam ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz.

Filistin’de; Başkenti Kudüs olan özgür ve bağımsız bir Filistin devletine olan destek ve ümidimizi diri tutuyoruz.

HAK-İŞ Konfederasyonu ve HİZMET-İŞ Sendikası olarak, başta Filistin olmak üzere, dünyanın neresinde zulüm gören birileri varsa, elimiz, dilimiz ve gönlümüz hep oralarda olacaktır.

Mazlumun Dili, Irkı ve Dini Sorulmaz

Bizim moral değerlerimizde mazluma, dili, dini ırkı sorulmaz. Zalimin de diline, ırkına ve dinine bakılmaz.

Barış istiyoruz adil ve kalıcı,

Filistin’de yaraları sarıcı,

Soykırıma hayır,

Çocuklar ölmesin,

Analar ağlamasın,

Gül dikelim çelik miğferlere,

Misket oynasın çocuklar sokaklarda yeniden,

Bezden bebekler yapıp, adını BARIŞ koysunlar.

Ateş Çemberinde İstikrar Adası

Tüm bu ateş çemberinde ülkemizdeki istikrar, kalkınma ve normalleşme süreci sadece bölgemizde değil, Avrupa ve hatta Dünya’nın merceğindedir. Ülkemizdeki bilim-teknoloji, siyasal ve ekonomik iyileştirmeleri takip ve takdir ederken, artan milli gelirin daha adil paylaşılması noktasında dilek, talep ve eleştirilerimizi her fırsatta dile getirmeye devam edeceğiz.

Katkı ve Katma Değer Üretiyoruz

Türkiye’nin bölgesindeki ateş çemberinin ortasında barış adası olarak, doğu-batı arasında, Türk Cumhuriyeti ile bölge ve Avrupa arasındaki köprü ve denge politikamızla tüm dünyada takdir topluyoruz.

Türkiye’deki işçiler olarak, ülkemize katkı vermeye ve katma değer üretmeye devam ediyoruz. Ülkemizin milli gelirinin artırılması noktasında hizmet üretmeye devam ediyoruz.

Büyüyen Pastada Emekçilerin Payı da Büyümeli!

Pasta büyürken, bu pastadan işçilerin, memurların, dul ve yetimlerin, dezavantajlı grupların aldığı payın nispi olarak istenilen oranda artmaması temel problemimizdir. Kişi başı milli gelirimizi, bu gelirden emekçilerin aldığı payın artırılması için mücadelemizi sürdürüyoruz.

Gelir dağılımı adaletinin tek yolunun kayıtlı çalışma olduğuna inanıyor, örgütlü ve sendikalı çalışanlarımızın oranlarının artırılması için canla başla çalışıyoruz.

Sorumluluğumuzu Biliyor, Gereğini Yapıyoruz

İşkolunun ve Türkiye’nin en büyük işçi sendikası olarak HİZMET-İŞ Sendikası, klasik sendikal anlayışından öte, bu ülkeye, bu insanlara, bölgemize, mazlumlara ve hatta dünya insanlarına olan borç ve sorumluluğumuzun bilincindeyiz.

Bizler, değerlerimizin bize verdiği görev gereği, haksızlık karşısında susmamayı, elimizle, dilimizle ve hatta kalbimizle buna engel olmayı şiar edindik.

HAK-İŞ Konfederasyonu ve HİZMET-İŞ Sendikası olarak, bu ülkede, çalışanların, ev hanımlarının, ev işçilerinin, kâğıt toplayıcıların, işsizlerin, genç ve çocukların gür sesi olmaya de devam ediyoruz.

2025, Ev İşçileri Örgütlenmesinde Hamle Yılı Olacak

Ülkemizde sayıları 1 milyon 500 bini bulan ‘Ev İşçileri’ konusunda AB ve ILO iş birliği ile başlattığımız ‘Ev İşçilerinin Bilinçlendirilmesi’ projemizde 2024 yılını yeni ve büyük hamleler yapacağız. Yıllardır bu ülkenin dezavantajlı çalışanları olarak her türlü iş güvencesinden yoksun, çalıştıkları ortamlarda her türlü psikolojik ve fiziki saldırılara açık olan ev işçilerin sesi olmaya ve bu konuda sendikal camiada ülkemizin öncü teşkilatı olmaya devam edeceğiz. Yıllardır ezilip hor görülen bu kardeşlerimizin mesleki yeterliliklerini artıracağız. Kayıt altında iş güvencelerini temin edeceğiz, onların sessiz çığlıklarına tercüman olacağız.

Uluslararası Platformlarda da Etkinliğimizi Artırıyoruz

Sendikamız, küreselleşmenin getirdiği olguların ve değişimlerin bilinci içerisinde, yeni bir dünya düzeni inşa etmenin mümkün olduğu inancı ile Türkiye’nin en büyük işçi sendikası olarak, 2007 Yılından beri Üye olduğu Uluslararası Kamu Hizmetleri Federasyonu (PSI), Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu (EPSU) nezdinde ve ikili iş birliği anlaşması imzaladığımız 45 ülkeden 60 sendika ile uluslararası düzeyde de etkin ve aktif çalışmalarına devam etmektedir.

HİZMET-İŞ Sendikası, küreselleşmenin insanileştirilmesi için verdiği mücadelesi kapsamında Küresel alanda yaşanan sorunların giderilmesi için insani anlayışıyla, dış politika gündemimizdeki tüm meselelere sorumluluk sahibi, insan-odaklı ve ilkeli bir biçimde yaklaşmakta; neoliberalizm denilen ve tüm dünyaya dayatılan, hiç de insanî olmayan ama herkesi etkileyen sisteme karşı sendikal camiayı harekete geçirmeyi ve girişimleri ile bölgesel ve uluslararası düzeyde emek hareketi açısından olumlu yansımalara ve somut sonuçlara yol açmayı hedeflemektedir.

Uluslararası ilişkilerde; Sürdürülebilir istikrar ve barışın adil bir dünya sisteminde sağlanabileceği anlayışıyla, girişimlerimiz etik bir perspektif ve “emek dayanışması” olgusunu her düzeyde güçlendirecek şekilde yürütülmektedir.

Küreselleşme, dijitalleşme ve Endüstri 4.0 gibi kavramlar, son yıllarda yalnızca ekonomilerin değil, toplumların da yapısal dönüşümünü belirleyen temel dinamikler haline geldi. Bu süreçler, üretim biçimlerinden çalışma ilişkilerine, toplumsal eşitsizlikten emeğin değerine kadar pek çok alanda derin değişimlere yol açtı. Ancak bu değişimin en çok etkilediği kesim olan emekçiler için söz konusu dönüşüm, yalnızca teknolojik ilerleme ya da ekonomik büyüme olarak değil, aynı zamanda sosyal hakların korunması ve geliştirilmesi yönünden de değerlendirilmelidir. İşte tam bu noktada, “insanileştirilmiş bir dönüşüm” anlayışı önem kazanmakta; yani teknolojik ilerlemenin insan onuruyla uyumlu hale getirilmesi gerekliliği doğmaktadır.

Uluslararası Sosyal Diyaloğa Önem Veriyoruz

Modern dünyanın karşı karşıya olduğu eşitsizlikleri dengelemenin, emekçilerin haklarını güvence altına almanın ve toplumsal barışı sağlamanın en etkili yollarından biri, kuşkusuz sosyal diyalogdur. Sosyal diyalog, sadece ulusal düzeyde işçi-işveren-hükümet üçlüsü arasında değil; aynı zamanda uluslararası düzeyde sendikalar arası dayanışma, bilgi ve deneyim paylaşımı yoluyla da sağlanmalıdır. Uluslararası sendikal hareketin güçlenmesi, yerel mücadeleleri küresel bir bağlama oturtarak daha etkili ve kalıcı kazanımların elde edilmesine katkı sunar. Bu anlayışla HİZMET-İŞ Sendikası olarak bizler, yalnızca Türkiye’de değil, küresel ölçekte de emek mücadelesinin bir parçası olmayı önemsiyoruz.

Adil Geçiş, Sosyal Adalettir

Son yıllarda uluslararası sendikal belgelerde oybirliğiyle kabul gören “adil geçiş” kavramını, yalnızca bir çevresel dönüşüm stratejisi değil, aynı zamanda bir sosyal adalet ilkesi olarak benimsiyoruz. Adil geçiş; yeşil ekonomiye geçerken işçilerin haklarını, istihdam güvencesini ve sosyal korumayı önceliklendiren bir yaklaşımı temsil etmektedir. Dolayısıyla bu kavram, teknolojiyle yeniden şekillenen dünyada, emekçinin sadece verimlilik parametreleriyle değil, insan olmanın gerektirdiği sosyal haklarla değerlendirilmesinin de ifadesidir.

Ne yazık ki bu dönüştürücü süreçler, dünyanın birçok yerinde artan ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkla da iç içe geçmiş durumda. Avrupa’da yükselen İslamofobi ve göçmen karşıtlığı, yalnızca toplumsal barışı tehdit etmiyor; aynı zamanda milyonlarca emekçinin çalışma hayatında maruz kaldığı yapısal ayrımcılığı derinleştiriyor. Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan 5 milyon Türk işçisi ve milyonlarca göçmen emekçi, çoğu zaman sessizce ırkçı uygulamalara, güvencesiz istihdama ve sosyal dışlanmaya maruz kalıyor. Bu gerçeklik, bizlere evrensel bir dayanışma ağının ne denli elzem olduğunu bir kez daha göstermektedir.

2024 Zor Geçti, 2025 Kolay Olmayacak

2024 ülkemiz, bölgemiz ve dünyada zor geçti. Muhtemelen 2025 daha zor geçecek. Zorlukları aşmanın tek yolu, sendikamızda, iş kolumuzda, konfederasyonumuzda, bölgesel ve uluslararası iş birliklerinde ilkeli, kararlı, uzlaşmacı ve yapıcı ilişkileri devam etmektir. Buna yürekten inanıyor ve gereğini yapıyoruz.

Bu başarılara ulaşmamızda emeği geçen, HAK-İŞ/HİZMET-İŞ’in onurlu ve ilkeli mücadelesini omuzlayan tüm HAK-İŞ/HİZMET-İŞ teşkilatına, HAK-İŞ/HİZMET-İŞ mensuplarına gönülden teşekkür ediyoruz.

Dergimizin yayımlanmasında emeği geçen tüm arkadaşlarımızı yürekten kutluyorum.

Sorumluluklarımızı Biliyor, Dik Duruşumuzu Sürdürüyoruz!…