“Özelleştirme Raporu, Yerel Kamu Hizmetlerinde Özelleştirme, Su, Toplu Ulaşım, Çöp” adlı kitabı, Dr. Ahmet ATILGAN kaleme aldı
Sendikamız Ekonomi Danışma Dr. Ahmet ATILGAN tarafından kaleme alınan “Özelleştirme Raporu, Yerel Kamu Hizmetlerinde Özelleştirme, Su, Toplu Ulaşım, Çöp” adlı kitabımız bugün yayımlandı.
123 sayfadan oluşan kitapta su, toplu ulaşım, çöp gibi yerel kamu hizmetlerinde özelleştirme çalışmaları bağlamında ülkemiz ve dünyanın değişik ülkelerinden somut örneklerin yer aldığı kitap, Sendikamız yayınlarının 39. ve Akademik Araştırmalar Dizisi’nin ise ilk yayını hüviyetini taşıyor.
“Özelleştirme Raporu, Yerel Kamu Hizmetlerinde Özelleştirme, Su, Toplu Ulaşım, Çöp” adlı kitabımızın içeriğinde hangi konuların hangi amaçlarla işlendiğini daha kolay ifade edebilmek amacıyla Genel Başkanımız Mahmut ARSLAN’ın “SUNUŞ” yazısını sunuyoruz.
SUNUŞ
Bilimle mayalanmayan herhangi bir beşeri faaliyet, etki alanında zararlar yaratır ve illa öyle olur. Çünkü, bilimden yararlanmasını bilmeyenler önyargıların ve ideolojilerin tutsağı olurlar.
Türkiye önyargıların bedelini yeryüzünde en fazla ödeyen ülkelerden birisidir. Çok sayıda saplantımız var. Sosyal diyalog diye yola çıktığımız her durumda sosyal monologlara sapıyoruz. Başkalarının bizden farklı düşünme hakları olduğunu hatırda tutmakta zorlanıyoruz. Bu toplumsal eksiğimizi örnekleyecek aktüel olaylar televizyon kanallarından haber olarak akıp duruyor. Fanatizm kötüdür, ama bizim fanatizmimiz iyidir! Çöküntü noktalarımızdan birisi budur.
İdeolojilerin insanlığın başına ne belalar açtığını yakın tarihten örneklerle biliyoruz. Faşizm, Nazizm, Komünizm, Siyonizm, Kapitalizm… Şimdilerde Neo-liberalizm, insanlığı bir dengesizlikten diğerine savurup duruyor. Neo-liberal teori sermayenin yeni ideolojisidir, o doğrultudaki pratikler ise sermayenin küresel gücünü yansıtmaktadır. Küreselleşen sermaye, yeni sınıfların gelişmesini baskılamakta, hatta geriletmektedir. Eğitimli kesim bile, sermayenin dayatmalarına büyük ölçüde katlanmak zorunda kalmaktadır.
Özelleştirme, küresel sermayenin en cerbezeli pratiğidir. Dünya Bankası ve IMF’nin paket programlarında en önemli yeri alan özelleştirmeler, 1980’lerden bu yana genişleyerek ve yeni boyutlar kazanarak, azgelişmiş-gelişmekte olan ülkelerin zenginlik vahalarını talan etmiştir/ etmektedir.
Kas gücünü tüketerek hayatını kazanan işçiler açısından, özelleştirme adeta bir karabasandır. Çünkü, en rasyonel görünen özelleştirmelerde bile, işçilerin kazanılmış hakları geriletilmekte, en azından hakları ve güvenceleri tehdit altında kalmaktadır. İşgücü piyasalarını esnekleştirme çalışmaları hakim ekonomilerde yasalaşmıştır. Özelleştirme, işgücü piyasalarını esnekleştirmenin de bir aracıdır.
İyi programlandığı ve sosyal boyutları hesaba katıldığı takdirde, kamu iktisadi teşebbüslerinin özelleştirilmesi gereklidir. Bunun aksini savunmak hayli zor ve risklidir. Yoksulları kuvvetle içeren programlarla birlikte uygulanırsa, sağlık ve eğitim yarı kamusal hizmetlerinin özelleştirilmesi de iyidir. Böylece bu sektörlerde rekabet ve verimlilik yükselebilir. Ancak kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi, kamu hizmeti kavramının yerine “üniversel hizmet” kavramının geliştirilmesi, vatandaşlık haklarının örtük biçimde yadsınması anlamına gelir. Bir kamu kuruluşu özel güvenlik şirketi kurup güvenlik görevlilerini bu şirkete aktarıyor.
Bunu hangi gerekçe ile açıklayacağız? “Kamu etkili güvenlik hizmeti üretemez” denebilir mi? Azgelişmiş-gelişmekte olan ülkelerde özelleştirme adeta bir moda. Felsefesi, sosyal ve ekonomik maliyeti, tekniği ve hukuku bilinmeden özelleştirme yapılıyor. Özelleştirme yerinde bir politika olsa dahi, böyle karakucak pratikler, gelecekte çok zararlı sonuçlar doğurur.
İşte bu sebeple, Ekonomi Danışmanımız Dr. Ahmet ATILGAN’a Özelleştirme Raporunu hazırlattık. Özelleştirme olgusunun içyüzünü bilmeyenler, sendikaların özelleştirme karşısındaki duyarlılıklarını, salt işçilerin iş güvenliğini ve ücret düzeylerini koruma refleksinden ibaret sanıyor olabilirler. Hiç böyle değil. Bütün dünyada çok sayıda olumsuz özelleştirme örneği vardır. Özelleştirme ters dönmüştür, özelleştirmedeki yabancı hakim ortaklar kontrata aykırı dayatmalarda bulunmuşlardır, özelleştirilen hizmetten halkın yararlanma imkanı daralmış, bu sebeple sosyal istikrarsızlar meydana gelmiştir… Özelleştirme mafyaları türetmiştir. Özelleştirme bürokrasisi ve ilgili politikacılar yolsuzluklara bulaşmışlardır. Ama bu konudaki olumsuz örneklerin üstü genellikle örtülmektedir.
Özelleştirme Raporu, yerel kamu hizmetlerinde özelleştirme ekseninde, bu hizmetlerin sosyal ve ekonomik etkilerini, dünyada sunulma biçimlerini, neo-liberal özelleştirme dinamiğini ve olumsuz özelleştirme örneklerini analiz etmektedir. Türkiye’den bazı su özelleştirmeleri ayrıntılı olarak incelenmiştir. Nisan 2006’da Amerikan hükümetinin “özel ziyaretçi programı” kapsamında Amerika’ya yaptığımız inceleme gezisinde edindiğimiz bilgiler raporda yer almıştır.
Bizim isteğimiz çok yalınkat ve çok masum: Ülke olarak bir yanlış yapmayalım. Özelleştirme her durumda iyi ve masum bir politika değildir. “Saldım çayıra, Mevlam kayıra” kabilinden özelleştirme yapılırsa, Mevlam kayırmaz. Mevla insanlara akil vermiş, bilgilenip kendisini geliştirme yeteneği vermiş. Bir problemin çözümünü öğrenmeden içine dalmak problemi kördüğüme çevirir. İşte böyle bir gelişmeden endişemiz var ve bunu istemiyoruz.
Özelleştirme Raporunu hazırlatmakla Türkiye’yi yönetenlere, sendikalara ve diğer sivil toplum kuruluşlarına iyi bir enformasyon sağladığımızı düşünüyoruz. Yararlı olması dileğiyle.
Mahmut ARSLAN
Genel Başkan
Kitabın Adı: Özelleştirme Raporu, Yerel Kamu Hizmetlerinde Özelleştirme, Su, Toplu Ulaşım, Çöp
Kitabın Yazarı: Dr. Ahmet ATILGAN
Hizmet-İş Sendikası Yayınları Yayın No: 39
Akademik Araştırmalar Dizisi: 1
Yayımlanma Tarihi: Kasım-2006
ISBN: 975-98757-5-6
Hazırlık – Baskı: Remeksa Ltd. Şti