11. olağan Genel Kurulumuzu büyük bir coşku, heyecan, sağduyu, birlik ve bütünlük içerisinde gerçekleştirdik. İnanıyorum ki bu genel kurulumuz, sendikal tarihte “örgütlenme kararlılığı”mızın pekiştiği, “Büyük Hizmet-İş Ailesi”nin 33 yıllık öyküsüne yeni sayfaların eklendiği, emeğin, gayretin hissedildiği bir genel kurul olarak yer alacaktır.
Genel Kurulumuzun ana teması ve mesajı olan “Örgütlenme… Zirve… Yapabiliriz !”le önümüzdeki dönemin yol haritasının ana başlıkları verilmiştir. Bir orkestra ahengiyle sürdürdüğümüz “değerlerle sendikacılık” yürüyüşümüze önümüzdeki dönemde de ivme kazandıracağımıza inanıyorum.
Genel Kurulumuzdan sonra güçlü, yoğun ve aynı zamanda “misyonu tahkim ederek devam ettirmenin huzuru” ile bir örgütlenme dönemi yaşayacağımızı ümid ediyorum.
HAK-İŞ/HİZMET-İŞ; 33 yıllık dinamik bir tarihin tahkimleştirdiği sivil toplum refleksi, sosyal birikim, emek deneyimi ve rafine bir demokratik yürüyüşünü bugüne taşımıştır. Eski deyimle “ismi cismine delâlet eden” bir anlam ve işlevselliğe sahip, ikibinli yılların endüstriyel ilişkilerinin şekillenmesinde öncü duruşuyla HAK-İŞ /HİZMET-İŞ topluluğunu daha büyük görevler beklemektedir.
Bu görev bilinciyle, genel Kurulumuzun ana tema ve mesajını: “Örgütlenme… Zirve…. Yapabiliriz!” olarak belirledik.
Zirve; HİZMET-İŞ, HAK-İŞ’in felsefesiyle bütünleşmiş, doğru zamanda, doğru yerde, doğru insanlarla yapılabilir.
HİZMET-İŞ, bu idrakle 33. yılının içindeyken 11. büyük genel kurulunu yaptı. Bu 33 yılda hep özveri, fedakarlık, heyecan, samimiyet ve paylaşma varoldu. Bundan sonra da bu çizgi devam edecektir.
Biz, yaşanmamış hayatları sanal destanlar şeklinde anlatan değil; yaşanmış fedakârlıklarla önümüzü aydınlatan bir sendikal mantaliteye sahibiz.
Genel Kurulumuzda tüm teşkilatımız kazanmıştır, zirve yapmıştır.
Onun için diyoruz ki: YAPABİLİRİZ !
Yeter ki; “yapabiliriz”i ertelenemez, devredilemez bir “misyon” bilelim!
Çünkü; yapacak samimiyetimiz var!
Çünkü; yapma irademiz var!
Çünkü; enerjimiz var!
Çünkü; yapma kudretimiz var!
Çünkü; yapacak kadrolarımız var!
“Yapabiliriz” demek, irade kullanarak emek hareketinin “öncü öznesi” olmayı başarabileceğine inanmaktır !
Çünkü, özne irade sahibidir.
Çünkü, özne inşa eder!
Bu iradenin üzerinde başka bir irade yoktur.
Bu iradeyle, HAK-İŞ’in değerleriyle sendikacılık yapmak, hak ve alınterine ‘değer’ katmaktır.
Aslında, 33 yıldır “yapabiliriz!” iradesine sahip olan teşkilatımızın en küçük birimindeki üyesinden en üst düzeydeki yöneticisine kadar herkes bugüne kadar HİZMET-İŞ’e sahip çıkmıştır, bundan sonra da çıkacaktır. Sendikamızın omurgasını bu ‘sahip’lik oluşturmaktadır. Sahip çıkılan teşkilat, aynı zamanda mensubuna sahip çıkan teşkilattır.
Onun için YAPABİLİRİZ ! diyoruz.
“Yapabiliriz!” özgür iradenin, örgütlü zihniyetin sonucudur!
Özgürleşme, örgütlenmenin sonucu olduğu gibi; örgütlenme de özgürlüğü anlamlandıran temel bir hak kullanımıdır.
Onun için “yapabiliriz !” diyoruz.
“Yapabiliriz”de, “mutlaka yapacağız” vardır, “yapmak zorundayız” vardır.
“Yapabiliriz!” hayal kurabilen, bu hayali tasarıma dönüştürebilen ve gerçekleştirebilenlerin işidir !
“Yapabiliriz!”e tarihten bir örnek vermek istiyorum:
Sendikal mücadelenin, hak ve emek mücadelesinin ısrarlı, uzun soluklu bir mücadele olduğuna ilişkin, Timur’dan bir örnek vermek istiyorum: Timur’u büyük mücadele ve devlet adamı yapan bir olay anlatılır. Timur, bu olayı şöyle anlatıyor:
”Asla ümitsizliğe düşmedim… O kadar zorlukla karşılaştığım halde hiç birisinden yılmadım ve maksadıma erişmek için bir karınca bana örnek oldu: Bir gün düşmanlarımdan kaçmış bir harabeye sığınmıştım. Her yerden ümidi kesmek üzere olduğum bir anda gözüm bir karıncaya ilişti. Karınca kendinden büyük bir buğday danesini almış bir duvarın üzerinden aşırmak için uğraşıyor; fakat taşıdığı şey kendisinden büyük olduğu için sonuna kadar götüremiyor, düşürüyordu. Buğday tanesi yuvarlanarak duvarın dibine düşüyor, karınca tekrar inip alıp götürmeye uğraşıyordu. Bu hali 69 kez tekrar etti, ama karınca da nihayet maksadına erişti. Karıncanın bu azmini gördükten sonra bende bir ümit peyda oldu. Kendi kendime: ”Ben bu karınca kadar da mı olamayacağım” dedim ve maksadıma erinceye kadar hiç bir zorluktan yılmadım.”
Timur, her şeyin bittiğini hissettiği o harabede saklanırken birden küçük bir karıncadan ısrarın, iradenin, umudun, vazgeçmemenin, yâni YAPABİLİRİZ !’in nelere sebep olabileceğini öğreniyor.
Onun için yapmaya azmediyoruz, YAPABİLİRİZ ! diyoruz.
“Yapabiliriz!” çünkü; hızla üzerimize doğru gelen rüzgârlara karşı duvar örmeye de yelken hazırlamaya da zamanımız yok. Her an yelkenli, donanımlı bir teyakkuz halinde olmaya mecbur, hatta mahkûmuz.
Bu ufku karartmamalıyız, kendi kendimize gözlerimizi miyoplaştırmamalıyız.
Büyük HAK-İŞ/HİZMET-İŞ ailesi olarak bu Genel Kurulumuzdan sonra da, asla bir Sendikal çölleşmeye, Sendikal körleşmeye, Sendikal çoraklaşmaya düşmeden ve aynı nisbette de bir hormonal büyümeye itibar etmeden, aidiyetlerimizi tazeleyerek yolumuza devam edeceğiz.
Dün “yapabilir miyiz?” diye tereddüt edebilirdik. Ama bugün tereddütsüzce “yapabiliriz!” diyoruz!
Bu düşüncelerle yol haritasını oluşturmuş bir HAK-İŞ/HİZMET-İŞ yapabilir, başarabilir !