Ana Sayfa » Makaleler » Mahmut ARSLAN » Uzun Soluklu Bir Hizmet Refleksi Oluşturmak

Uzun Soluklu Bir Hizmet Refleksi Oluşturmak

Çeyrek yüzyılı aşan bir tarih ve bu tarihin damarlarına sürekli taze kan pompalayan, statikleşmeyen, donmayan, dinamik bir sürecin yaşandığı bir hak ve emek mücadelesi…

Bu mücadelede varolan, izler bırakan, isimleri bugüne kadar gelmiş veya birçok isimsiz misyon adamıyla 2007’ye taşınan bir büyük hizmet seferberliği… Onurlu bir sendikal tarihin oluşmasında emeği geçen tüm bu misyon adamlarını 29. yılımızın eşiğinde anmaktan onur duyuyoruz ve hepsini şükranla yâdediyoruz.

İnsanın veya kurumların kendi varoluşlarını ve mücadele çizgisini abartıya kaçmadan, doğal olarak anlatabilmesinin zorluğunu biliyoruz. Çünkü bu yaşanan tarihte mücadele arenasına akıtılan terler, heyecanlar, acılar, tedirginlikler, endişeler, zorluklar, engeller ve bunun sonucundaki başarı, bu sürecin devamında, heykelleşmiş bir vücudu besleyen, yaşayan – canlı unsurlar olarak hatırlanacaktır.

Tek bir cümle ile ifade edecek olursam; “Hak mücadelemizde 28 yıl”ımız, binlerce isimsiz kahramanın alın terlerinden beslenmiş, heyecan dolu, misyon yüklü büyük bir yürüyüşün toplamından ibarettir.

Kurumların ilk adımlarını nerede ve niçin attıkları önemlidir. Hizmet-İş; mütevazi bir Anadolu kenti olan Adıyaman’da Hüseyin Tanrıverdi ve misyonunun farkında 6 arkadaşıyla birlikte 24 Ocak 1979’da başlattığı ‘büyük çıkış’ın kısa zamanda ‘büyük yürüyüş’e dönüşmesiyle vücut bulmuştur. Ve bu yürüyüşü oluşturan büyük adamların büyük adımları bugün 120 binlere ulaşan büyük hizmet ağını örmüştür. Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda 28 yıl önce atılan adımların ne kadar büyük olduğunu anlayabiliyoruz. Biz de Hizmet-İş’in bugün geldiği noktada atacağımız adımların yarınımızı şekillendireceği şuuruyla hareket ediyoruz. Çünkü bugün ne yaptığımız yarın ne olacağımızın cevaplarını oluşturacaktır. Bu bir sorumluluk bilincidir, mükellefiyet idrakidir.

Hizmet misyonuyla yüklü 28 yıllık mücadele çizgisinde zaman zaman olağanüstü şartlardan kaynaklanan (tavizsiz bir duruşun gereği) kırılmalar olmuştur, ancak asla eğilmeler olmamıştır. Çünkü kuruluş felsefemiz gereği biliyorduk ki, eğildiğiniz andan itibaren ağırlığınız da kalmayacaktır. Bu olağanüstü şartlar faaliyetlerimizi ertelemiştir ancak ortadan kaldıramamıştır.

Evet… Bir kartopu gibi katlanarak büyüyen bir emaneti devraldığımızın farkındayız. Ve bu farkındalıkla Üstad Necip Fazıl’ın;

“Tohum saç, bitmezse toprak utansın
Hedefe varmayan mızrak utansın

Ustada kalırsa bu öksüz yapı
Onu sürdürmeyen çırak utansın.”

mısralarıyla dile getirdiği sorumluluğun gereklerini büyük Hizmet-İş ailesi olarak yerine getirmeye çalışıyoruz.

İşte bu misyonumuz gereği 28 yılda genetik yapımıza kimseyi müdahale ettirmedik. Çünkü genleriyle oynanmış bünyeler artık kendileri kalamazlar, yabancılaşırlar.

28 yılda karşılaştığımız engeller karşısında yılmadık, duraksamadık. Bu engelleri sıçrama rampası bildik. Başarılarımızdan da rehavete kapılmadık, daha ileride yapacaklarımızın temeli bildik.

Hizmete endeksli genlerimiz tüm ülke sathında sürekli yeni ve dinamik hücreler üretti, bugünkü büyük Hizmet-İş ailesini oluşturdu. Bu büyük Hizmet-İş ailesi 28 yılda oluşturduğu refleks geleneğiyle kendisini sürekli test ederek, yenileyerek gelişti, büyüdü ve büyüyor..

Kimi sendikal örgütlerde olduğu gibi Hizmet-İş olağanüstü şartlara bağlı olarak asla hormonal bir büyüme içerisinde olmadı. Kendi dinamikleriyle, ilkeleriyle doğal gelişimini sürdürdü.

Hiçbir zaman konjonktürü temel veri/değer kabul edip ona göre konumlanmadı. Kendi tarihî/doğal dinamiklerini esas alıp, varolan şartların gereğini yerine getirmeye, şartlara kendi rengini vermeye çalıştı. Bunları yaparken de doğru yaptığının bilinciyle hiçbir komplekse kapılmadı.

Kimileri gibi 12 Eylül şartlarından beslenen hormonlu bir gövdeye sahip olmadı. Kimileri gibi de tarihimize, uygarlığımıza, değerlerimize karşı olmakla kurumsal bünye oluşturan 28 Şubat şakşakçılığı ve kışkırtıcılığına alet olmadı, olamazdı. Çünkü böylesine utanç verici defolu bir sendikal çizginin hak ve emek mücadelesinde inandırıcılığı olamazdı. Onun için Hizmet-İş “beşli çete” olarak kavramsallaşan bu komitacılığa alet olmadı.

Onun içindir ki bu 28 yıllık tarih; “icazetli mücadele”nin değil, “iradî mücadele”nin tarihidir. İcazetle, yani birilerinin emriyle tarih yazılmıyor. Yazdırılsa ve yazılsa bile olağanüstü şartlar ortadan kalktıktan sonra bu tarih öğünülecek değil dövünülecek bir tarihtir. Kamu vicdanında bir leke olarak kalacak tarihtir. Hizmet-İş, HAK-İŞ üst kimliğinin de kendisine yüklediği sorumluluk ve misyonla; tarihiyle, değerleriyle, ilkeleriyle ve tabanıyla çelişen, onlara ihanet eden böyle kombinezonların içine asla girmemiş ve girmeyecektir.

Hizmet-İş; sendikal mücadele çizgisindeki duruşunu, herkes için demokrasi, herkes için insan hakları ve özgürlük talebiyle bütünleştirmeyi bir görev bildi. Mevsimlik çiçek açan örgütlerin asla içselleştiremedikleri, bir manipülasyon aracı olarak kullandıkları demokrasi çığırtkanlıklarına ne 12 Eylül’de ne de 28 Şubat’ta itibar etmedi.

Bu olağanüstü dönemlerde bile Hizmet-İş; kendi sınırlarına çekilmek/kapanmak yerine demokrasi, insan hakları ve özgürlük mücadelesi verdi. Devam eden çizgide üzerindeki sorumlulukları azaltmak yerine yeni sorumluluklar yüklendi.

Yani Hizmet-İş, sürekli testlerden geçerek oluşturduğu artık test edilemez duruşuyla alnı ak bir mücadele tarihine sahiptir.

Bu 28 yıllık tarih; Slogana kilitlenmiş bir kısır döngünün değil, muhtevaya ve çözüme endekslenmiş bir mücadelenin tarihidir.

Bu 28 yıllık tarih; söylemler ve kavramlardan ibaret bir gürültüler yumağı değil, ısrarla ve inatla hangi soruna eğilmişse o sorunun çözümüne endekslenmiş bir tarihtir de aynı zamanda.

Bu 28 yıllık tarih; “stepne” olmamış, “yedek” olmayı kabullenmemiş bir tarihtir.

Hizmet-İş 28 yıllık tarihinde; değerlerinden, yerliliğinden utanç duyan, onlara savaş açan kimi sivil toplum örgütlerinin imhacılığına karşı tarihselliğini kendi alanında güncelleyebilen bir inşacı anlayışla gelişimini sürdürdü.

İşte bu misyon ve mücadele çizgisi sonucunda bir büyük Hizmet-İş fotoğrafı ortaya çıktı. Köklerine sahip çıkarak, tarih ve uygarlığından beslenerek, yeniliklere açık olmayı benimsedi. Yani kendi kalarak değişebilmenin örneğini ortaya koydu.

İşte şimdi 29. yılın eşiğinde hak ve emek mücadelesinde yeni ufuklara doğru bir büyük Hizmet-İş ailesi..

Bu yazımı 29. yılımızın eşiğinde sadece tatlı bir nostaljiden ibaret bir hâtıra olarak değil, tarihî bir misyonun Çalışma Hayatı’ndaki yansıması olarak tarihe bir not düşme olarak kaleme alıyorum.

Bu 28 yılda imzaladığımız toplu iş sözleşmeleri, işkolumuzun sorunları, çalışma hayatının genel problemleri, önümüze çıkan yerel sorunlar, insan ve kurum olarak muhatap olduğumuz ve aşmamız gereken daha birçok sorunu “zaten yapmamız gereken kendi doğal işimiz” olarak gördüğümüz ve gereğini yerine getirdiğimizi başta üyelerimiz olmak üzere tüm muhataplarımız sendikal takvimimizde göreceklerdir. Yani bunların da üzerinde, işkolumuzdaki yapıp-etmelerimizi niçin yaptığımızın bilincini hiçbir zaman kaybetmeden çalışmalarımızı sürdürdük ve sürdürüyoruz.

Sadece ücret pazarlığına kilitlenmeden, ancak üyelerimize daha ileri haklar kazandırma mücadele ve duyarlılığımızı sürdürerek tüm mensuplarımızın kopmaz/gevşemez bağlarla birbiriyle kaynaştığı bir aile bütünlüğü idealinden kopmadık ve bu misyonumuzu varoluşumuz sürdükçe devam ettireceğiz.

Şüphesiz 28 yıllık tarihi iki sayfalık bir yazıya sığdırmanın imkânsızlığının farkında olarak bu tarihi tek bir cümle ile ifade edecek olursam; sendikal mücadele hayatımız “yaşanmaya değer bir sendikal yaşam”ın izleriyle doludur.

Bütün bu söylediklerimi kerameti kendimizden menkul bir kendi kendine hayranlık psikolojisi içerisinde değil; büyük Hizmet-İş fotoğrafından tarihî kesitleri anlamlandırarak ortaya koymanın geleceğimize ışık tutacağı bilinciyle hareket etmeyi önemsediğimden ifade ediyorum.

Tekrar; 28 yılda izleri bulunan, emeği geçen, alınterleriyle mücadelemizi aydınlatan tüm misyon adamlarına teşekkür ediyor, kendilerini kutluyor, ahirete göçenlere rahmet diliyorum.

Mahmut ARSLAN – Hizmet-İş Sendikası Genel Başkanı
e-posta: gb@hizmet-is.org.tr / hizmet-is@hizmet-is.org.tr

Bu makale, “hizmet-iş” Dergisi’nin “Mart-Nisan 2007, Yıl: 18, Sayı:124” sayfa 2 ve 3’de yayınlanmıştır.