Ana Sayfa » Makaleler » Mahmut ARSLAN » Ülke, Millet Ve Emekçiler Olarak Yeni Bir Döneme Doğru…

Ülke, Millet Ve Emekçiler Olarak Yeni Bir Döneme Doğru…

Toplumsal tarih bize tarihi yapanlarla tarihi yazanların çok defa aynı şeyleri düşünmediğini ve bu anlayışla geleceğe doğruları intikal ettirmediğini gösteriyor. Bazan da ne kadar saptırılırsa saptırılsın bizzat yaşanan tarih baskın çıkıyor ve kendisini doğru olarak yazarak gelecek kuşakların önüne bir gelecek tasavvuru koyuyor.

Ülkemiz ve milletimiz 15 Temmuz 2016’da hem tarih yaptı hem yazdı ve geleceğin tarihini belirledi.

15 Temmuz 2016’da yaşadığımız ancak, milletimizin bekası adına büyük bir fedakârlık göstererek şehid ve gazileriyle püskürttüğü darbe ve işgal girişiminden sonra bugünü taşıyamayan, geleceğe bakamayan yönetim sistemimizin artık mutlak anlamda yenilenmesi gerekiyordu. Bu hayatî ihtiyaç, uzun süredir tüm siyasi, sosyal ve ekonomik kesimler tarafından “Yeni Anayasa” talebiyle dile getirilmekteydi. Ancak bu yönde, (HAK-İŞ’in de katkı ve destek verdiği) atılan adımlar sonuçsuz kalmıştır.

Diğer taraftan, Yeni Anayasa ve Yeni Yönetim ihtiyacı vazgeçilemez ve ertelenemez bir biçimde ülkemizi bu yönde radikal adım atmaya mecbur kılıyordu. Bu yönde TBMM’de beliren irade sonucu 16 Nisan 2017 referandumuna kapı aralanmıştır.

Ülkemizin ve milletimizin kendisini her alanda yenileme iradesiyle gerçekleştirdiği 16 Nisan 2017 referandumu, ülke ve millet olarak toplumsal tarihimizde olduğu kadar, geleceğimize dair tercih ve kararlarımızın da şekilleneceği tarihî bir milât olmuştur.

Bu referandumda milletimiz, basiretini bir kez daha göstermiş ve bu değişikliğe evet diyerek, tarih ve coğrafyamızın geleceğini bir kez daha tescillemiştir. İnsanlık tarihi boyunca görülmüştür ki; toplumlar tarihi kırılma anlarında verdikleri kararlarla varoluşlarına anlam kazandırır ve geleceklerini teminat altına alırlar. 16 Nisan Referandumunda da tüm HAK-İŞ camiası “Anayasa değişikliğine tam destek, geleceğimiz için EVET” diyerek ülkemizin artık sorunlara çözüm üretemez hale gelen yönetim sistemini, dünya gerçekleri ve tarihî yönetim kültürümüzle bütünleştirerek yeni bir sisteme onay verdi. Bu yönde “40 günde 40 ilde” yoğun programlar gerçekleştirdik.

Toplumsal gerçeklik gösteriyor ki; insan kaynağınız, beşerî sermayeniz, ekonomik ve sosyal potansiyeliniz ne kadar güçlü ve zengin olursa olsun, eğer yönetim sisteminiz kaynak ve potansiyelinize dar geliyorsa, onları takip edemiyorsa; bulunduğunuz coğrafyada, dünya gerçeklerinden uzak, pasif, karar alabilen değil, kararlara konu ve nesne olan, dünyadan izole edilmiş “terkedilmiş ada” olarak kalırsınız.

Onun için de, başta Çalışma hayatının güncel ve kronik sorunlarının çözümü ve özellikle de Taşeron İşçilik olmak üzere tüm sorunlara yaklaşım ve kalıcı bir çözüm getirmek için çok başlı sistemden, karar alabilen, irade kullanabilen, muhataplarının çözüm önerilerine açık bir dinamik sisteme artık geçmenin zamanı gelmiştir. İşte bunun için HAK-İŞ ve bağlı sendikalar olarak Sistem Değişikliği yönünde irade beyan ettik ve çaba gösterdik. Milletimizin sağduyusuyla da 16 Nisan 2017 referandumunda “artık sistem değişsin” iradesi hakim oldu.

Türkiye artık siyasî, sosyal ve ekonomik olarak her alanda yeni yapılanmasıyla birlikte, tarihî tecrübesini geleceğe taşıma misyonuyla karşı karşıyadır. 16 Nisan referandumu bu anlamda bir milad olmuştur. Dış politikadan ekonomiye, güvenlikten sağlık ve eğitimden Çalışma hayatına kadar üst üste yığılarak biriken ve kronik hale gelen sorunlar, yeni bir siyasî vizyon ve iradeyle çözüm kulvarına girmelidir. Türkiye, deneyim ve dinamikleriyle bu sorunların üstesinden gelecek imkan ve iradeye sahiptir. 80 milyon insanın gelecek ve istikametinin şekilleneceği Türkiye, artık eklem ağrılarından kurtulmuş, güven ve istikrarla geleceğe yürüyen bir ülke durumundadır. Bunun da yegâne şartı birlik, bütünlük, huzur ve güvendir.

Emek dünyası olarak Çalışma Hayatı’nın gündemi de oldukça yoğundur. Şu anda iki önemli konu gündemimizdedir. Taşeron işçilik ve Kıdem Tazminatı. Taşeron işçilikte gelinen aşamanın bir an önce belirginleşmesi ve bu sorunun kalıcı olarak, tüm taşeron emekçilerini kapsayıcı bir biçimde çözümlenmesi gerekmektedir. Aynı şekilde Kıdem Tazminatında kazanılmış hakların korunarak var olan sorunların giderilerek daha ileri bir düzenlemeye ihtiyaç vardır.

Sendikamız HİZMET-İŞ 39 yaşında…

Bu yoğun dönem içerisinde 24 Ocak 2017 tarihinde 39. Yaş gününü tamamlayan Sendikamız HİZMET-İŞ, “bütün uzun yolculuklara ilk adımla başlanır” gerçeğiyle; çekirdekten gövdeye, dallardan çınara bürünen 39 yıllık ulu bir çınara dönüşmüş ve bugün iş kolumuzun en büyük, ülkemizin de en büyük olmaya bir adım mesafesi kalmış sendikası konumuna gelmiştir. Bu başarı büyük Hizmet-İş Ailesinin tek vücut olarak, hep birlikte özverili mücadelesinin sonucudur. Bu başarıda, kendi gündemini yâni Çalışma Hayatının sorunları ve Sendikal Hareketin önündeki engellerin aşılmasında gösterdiği gayret, tabanına yabancılaşmayan bünyesi, sorun çözme kabiliyeti ve olaylar karşısındaki direnç ve duruşu etkili olmuştur. Bugün de aynı kırılmamış çizgi ve istikametini bozmamış yolda misyonunu sürdürmektedir.

HİZMET-İŞ’in emek ve alınteri mücadelesi, her adımıyla HAK-İŞ’in tarihî yürüyüşünü tahkim eden bir karaktere sahiptir.

Bir kez daha vurgu yapalım ki; tarihler toplumların itici/zorlayıcı gücüdür. Kurumsal tarihler de ait oldukları kurumun, doğru istikamette yürüyüşünün zorlayıcı unsurudur. Bu bakış açısıyla; HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ Sendikamızın kurumsal tarihi, bizim bugünümüzü ve geleceğimizi aydınlatan bir meş’ale niteliğindedir. Sahip olduğunuz tarih, yolunuzdan ve ilkelerinizden taviz vermemeniz için icbar edici bir niteliğe sahiptir. O’nun için her şeyden önce tarih bilincimizi her dem diri tutmak zorundayız.

39 yıl önce 24 Ocak 1979’da, Adıyaman’dan yola çıkan misyon adamlarının başlattıkları, sessiz fakat anlamlı tarihî emek yürüyüşü, bir mıknatıs gibi çekim merkezi oluşturarak, bugün yüzbinlerce emekçinin umudu olmuştur.  İşte bu umuttur ki; üyelerimizin HAK-İŞ/HİZMET-İŞ’e olan güveni, bağlılığı ve aynı hedefe koşma iradesi belirleyici olmuştur.

Kararlıyız!

Bu seviyenin, bu konuma gelmenin tek bir izahı vardır: Samimiyet, irade, duruş ve kararlılık!

Diğer bir ifadeyle; hiçbir zaman mücadeleden vazgeçmedik! Çünkü mücadeleden vazgeçmek, hayattan vazgeçmek demektir!

Bir taraftan Ülkemizin içerisinde bulunduğu durumda doğrudan sorumluluk üstlenirken, diğer taraftan sendikal gündemimizi devam ettiriyoruz. Çalışma hayatının kronik ve aktüel sorunlarıyla uğraşırken, çözüm önerileri üretirken, birlik ve bütünlüğümüzü daha da tahkim etmek için örgütlenmemizi hız kesmeden sürdürüyoruz.

Bu bağlamda Ülkemizin ve çalışma hayatının kronik sorunları olan; Taşeron işçilik, geçici, mevsimlik işçilik, Örgütlenmenin önündeki engeller, İşsizlik, Kıdem Tazminatı, İş cinayetlerine dönüşen İş Kazaları, İş Sağlığı ve Güvenliği, Asgari Ücret, Kadın istihdamı, Çocuk işçiliği… Ve bunlara bağlı sosyo-ekonomik sorunlara karşı elimizi taşın altına koyuyor, çözümler üretiyor, projeler-teklifler getiriyoruz.

Yine sayısal olarak büyümemiz devam ederken, diğer taraftan yeni sendikal değerler üreterek DEĞERLERLE SENDİKACILIK’ın kökleşmesi için çaba sarfediyoruz.

39 yılın sonunda gelinen bu merhaleyi kuruluş yıldönümümüzün tema’sı olan şu kelime herşeyiyle ifade ediyor: Kararlıyız!

Evet kararlıyız!

Temel felsefemiz: Ülkemize, bölgemize, küremize sorumluluklarımız var!

Bu sorumlulukları yerine getirmek için kararlıyız!

Ülkemizin ve milletimizin bekasına yönelik tehdit ve saldırılara karşı kararlıyız!

Çalışma Hayatının ve Sendikal hareketin sorunlarının çözümü için kararlıyız!

Birliktelik ve Örgütlülük Bilinci ile bugünlere geldik, yarınlarda da bu bilinçle var olacağız!