Ana Sayfa » Makaleler » Mahmut ARSLAN » SOSYAL YÜKÜMLÜLÜK VE GÜVEN

SOSYAL YÜKÜMLÜLÜK VE GÜVEN

Sivil toplum örgütlerinin sosyo-kurumsal yapılar olarak toplum içinde var olma bi­çimleri değişiyor. Sadece üye yahut he­def kitle için var olmak, kurumsal olarak devam edilebilir olmaktan çıkıyor. Ulusal ve uluslararası sorunlara, mensubu olu­nan millete ve devlete karşın toplum içinde yer alma dönemi bitiyor. Dönem, sosyal yükümlülük üstlenme dönemi…

Geçmişte sorunların çözümü için yü­kümlülük üstlenmesi gereken tarafın devlet yahut hükümet olduğu görüşü egemendi. Günümüzde ise sivil toplum örgütlerinin sorunların çözümünde inisi­yatif alması gerektiği inancı ve beklentisi hakim.

Sivil toplum örgütleri içerisinde yapısal ve insan kaynağı açısından önemli bir güç kaynağı oluşturan emek örgütleri için sosyal yükümlülük üstlenmek ve gü­ven oluşturmak büyük önem arz ediyor.

Sosyal yükümlülük üstlenmiyor, topluma entegre olamıyor, güven oluşturamıyor­sanız, kamuoyu oluşturamıyorsunuz, ba­şarılı da olamıyorsunuz. Size, örgütünü­ze güven varsa teşkilatınız da, üyeleriniz de, toplum da sizinle birlikte eyleme ge­çiyor: size güvenerek yola çıkıyor, sizin­le birlikte yürüyor. Başlattığınız yardım kampanyalarına size güvenerek bağış yapıyor, size duyduğu inançla kurumsal ve toplumsal çalışmalarda sorumluluk üstleniyor.

HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ olarak olağanüstü durumlarda aldığımız kolektif inisiyatif ve oluşturduğumuz ‘güven’in karşılığı­nı, yaşadığımız son deprem felaketinde bir kez daha çok yakından gördük. Her afet durumunda olduğu gibi HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ teşkilatımızın deprem bölge­sine yönelik maddi ve manevi sahada gösterdiği azim dolu mücadelesi, her türlü takdire şayan bir dayanışma örne­ği oldu. Asrın felaketi hepimizin canını yaktı. 150’si üyemiz olmak üzere 50 bine yakın vatandaşımızı kaybettik. Bununla da kalmadı; Kahramanmaraş, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kilis, Osmaniye, Malatya ve Şanlıurfa bir enkaza dönüştü.

Depremde işgücü desteği sunan ilk ör­gütlerden biri olduk.

HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ, enkaz altında ka­lan vatandaşlarımızı kurtarma amacıyla işgücü desteği sunan ilk örgütlerden bi­riydi.

HAK-İŞ HAK Arama ve Kurtarma Umut Timi ile birlikte Hizmet-İş Afet İşleri Ko­mitemiz, AFAD’la koordineli bir şekilde depremin ilk saatlerinde bölgeye hare­ket etti. Ekiplerimiz, pek çok canı enkaz­dan sağ salim çıkardılar.

Yaşadığımız son depremden sonra pek çok sivil toplum kuruluşu, kamu kuru­mu ve şirketin afet ekibi kurma kararı aldığını gözlemliyoruz. Bizim bunu çok daha önceden başarmış olmamız önem­lidir. Hem Konfederasyonumuz hem de Sendikamız bünyesinde, afet durumla­rında hızla mobilize olabilen uzman ara­ma-kurtarma kadromuzu çok erken dö­nemlerde oluşturarak AFAD eğitiminden geçirmiş olmamızdan ve ekiplerimizin başarısından bir kez daha gurur duyduk. Arama kurtarma ekiplerimize emekle­rinden dolayı müteşekkiriz. Yaşanabile­cek afetlerin öncesine ve sonrasına yö­nelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kad­romuzu genişletmek yeni önceliklerimiz arasında olacak. Şube ve İl Başkanlıkla­rımızda da arama-kurtarma ekiplerimizi hızla oluşturacağız.

ERKEN AKSİYON ALDIK

Depremin vuku bulmasının hemen ar­dından aldığımız aksiyonlardan biri de, ‘Kriz Masası’ ve akabinde, deprem böl­gesindeki binlerce üyemizin durumları­nı öğrenerek sağlık, barınma ve temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla oluş­turduğumuz ‘Hizmet-İş Afet Destek Platformu’muz oldu.

Çağrı Merkezi’miz, deprem bölgesindeki üyelerimiz için 24 saat hizmet vermeye başladı. Üyelerimiz afeti yaşadıkları şe­hirlerde ya da deprem nedeniyle sığın­dıkları illerde ihtiyaçlarını, sağlık durum­larını ve barınma gibi sorunlarını Çağrı Merkezi’miz aracılığıyla Sendikamıza ak­tardı, bilgileri ve talepleri sisteme kay­dedildi. Kaydedilen veriler doğrultusun­da, üyelerimizin ve ailelerinin durumları titizlikle takip edildi. Üyelerimizin tespit edilen ihtiyaçları, Afet Destek Platfor­mu’muzun koordinasyonunda hızlı bir şekilde çözüme kavuşturuldu.

Bu bağlamda, barınma ihtiyacı olan üyelerimizi farklı illerde evlere ve otel­lere yerleştirdik. Sendikamız iştiraki Emek Konukevi’mizi depremzede üye­lerimize tahsis ettik. Sağlık sorunu olan üyelerimizin hastanelerde tedavilerini yaptırdık. Yanı sıra temel ihtiyaç madde­lerinden mahrum kalan binlerce üyemi­zin gıda, giyim vb. ihtiyaçlarını doğru ve hızlı bir şekilde tespit ederek karşıladık.

EN AZ BİR MAAŞ BAĞIŞ

Elbette, sadece emeğimiz ve yüreğimiz­den değil, kesemizden de verdik. Genel Yönetim Kurulumuz, profesyonel ve üc­retli şekilde çalışan Şube ve İl Başkanla­rımız ve yardımcıları ile sendikamız çalı­şanları, depremden etkilenen 11 ilimize yapılacak yardımlarda kullanılmak üze­re, gönüllü olarak en az bir maaş olmak üzere bağışta bulundu.

40 BİN CİVARINDAKİ ÜYEMİZE TOPLAMDA 100 MİLYON TL AFET YARDIM DESTEĞİ

Depremden etkilenen Kahramanmaraş, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gazian­tep, Hatay, Kilis, Osmaniye, Malatya, Şanlıurfa ve Elazığ’da yaşayan yaklaşık 40 bin üyemizin her birine 2.500 TL, toplamda 100 milyon TL nakdi yardımda bulunarak üyelerimizin yanında olduk.

DEPREM BÖLGESİNE 3 MİLYON TL BAĞIŞ

HAK-İŞ Konfederasyonumuzun AFAD ile koordineli olarak başlattığı “HAK-İŞ ile Birlikte Depremzedelere Sen de El Uzat” yardım kampanyasına 3 milyon TL bağışta bulunarak, devletimize omuz verdik. Ayrıca afet bölgesine, Genel Merkez’imiz, Şube ve İl Başkanlıklarımız ve Kadın Komitelerimiz tarafından için­de çadır, jeneratör, uyku tulumu, gıda maddeleri, su, giyim, hijyen setleri ve acil ihtiyaç malzemeleri yüklü tırlar gön­dererek, pek çok yardımı başarıyla ulaş­tırdık. Maddi yardımdan öte, evi yıkılan ailelere akraba, yetim ve öksüz kalanla­ra anne-baba olduk.

PSİKOSOSYAL DESTEK SAĞLAMAYA DEVAM EDİYORUZ

Asrın felaketi can kaybı ve maddi hasar­la sınırlı kalmadı; deprem anını bizzat yaşayan, enkazdan kurtarılan, yakınları­nı kaybeden vatandaşlarımızda oluştur­duğu korku ve derin üzüntü ile büyük bir travmaya da neden oldu.

Depremzede üyelerimiz ve ailelerinin yaşadıkları travmaları kolay atlatabilme­leri ve hayata daha çabuk adaptasyonla­rı için oluşturduğumuz Psikososyal Des­tek Platformu’muz ile çalışmalarımızı artırarak sürdürüyor, istihdam ettiğimiz psikologlar ve uzmanlarla psikolojik des­tek sağlamaya devam ediyoruz.

Yaşadığımız deprem bir kez daha gös­terdi ki, sivil toplum örgütlerinin de­ğerleri ve refleksleri toplum açısından büyük önem arz ediyor. Tıpkı insanlar gibi, nasıl çalışıyor, nasıl davranıyorlarsa toplum tarafından öyle algılanıyorlar.

Deprem bölgesindeki üyelerimiz ve va­tandaşlarımızın ‘iyi ki HAK-İŞ var, ‘iyi ki HİZMET-İŞ var’ dediği nokta, hem iyi bir sendikacılığı hem de iyilik yapmayı ku­sursuz bir sorumlulukla başarabildiğimi­zi gösteriyor.

Bu başarımızın arkasında, toplumun ih­tiyaçlarını gerçekleştirme yolunda üst­lendiğimiz ‘sosyal yükümlülüklerimiz’ ve ‘oluşturduğumuz güven’ var. Kurumsal kültür ve değerlerimizin kazandırdığı ai­diyet bilinci var. Ve bunlara bağlı olarak güçlü, fedakâr bir teşkilatımız ve gönül­lülerimiz var.

Başarı size ve kurumunuza olan güven ile gerçekleşiyor. Depremin yaralarının sarılması noktasında üstlendiğiniz yü­kümlülük de size ve kurumunuza güve­nenlere güvenerek aldığınız sorumlu­lukla başlıyor.

Bu güven ile bu yıl, 1 Mayıs Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü depremin merkez üssü Kahramanma­raş’ta kutladık, sesimizi Maraş’tan yük­selttik.

Depremin ilk anından itibaren, çağrımı­za karşılık vererek deprem bölgesindeki üyelerimizin ve vatandaşlarımızın yar­dımına koşan, bağışlarıyla destek olan, depremzedelerin temel ihtiyaçlarının karşılanması konusunda büyük gayret sarf eden tüm teşkilat mensuplarımıza HAK-İŞ’li ve HİZMET-İŞ’li olmanın mana­sına ve ruhuna uygun davranışlarından dolayı teşekkür ediyor, gösterdikleri kardeşlik ve olağanüstü dayanışmadan dolayı tebrik ediyorum.

SOSYAL YÜKÜMLÜLÜK ÜSTLENMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Deprem felaketinde hayatını kaybeden­lere Cenab-ı Hak’tan rahmet, yakınla­rına ve milletimize başsağlığı ve sabır diliyorum. Tedavileri devam eden kar­deşlerimize acil şifalar diliyorum.

Depremzede üyelerimizin ve vatandaş­larımızın sorunları çözülünceye kadar sosyal yükümlülük üstlenmeye devam edeceğiz. Bu bizim kurumsal sorumlu­luğumuzdur. Aynı zamanda vicdan ve insanlık borcumuzdur.

Yüzyılın felaketinin bütün gelecek yüz­yılların son felaketi olması dileğiyle…