Sendikal hareket, şartlar ne olursa olsun örgütlü mücadeleyi esas alan bir hareket biçimidir. Günümüzde örgütlü toplum olmanın mutlak zaruret haline geldiği fakat o nispette de bunun önüne engellerin dikildiği gerçeğini düşündüğümüzde, örgütlenmenin nasıl bir hayatî önem arzettiği anlaşılır.
Sendikal hareketin en önemli özelliklerinden birisi; kendi gelişimini ve sürekliliğini sağlayacak bir zemin oluşturmaktır. Değişen dünya ve Türkiye şartları, değişen endüstri ilişkileri, değişen iş ve işçi tanımları Sendikaların da kendilerini test edecek, özeleştiriye tabi tutacak bir zorunluluğu beraberinde getirmektedir.
Günümüzde artık klasik bir deyim haline gelen ve “örgütlenmenin önündeki engeller” şeklinde kavramlallaşan önemli handikap, bugün büyük ölçüde taşeron şirketlerle önümüze çıkmaktadır. Kamuda ve özellikle yerel yönetimlerde taşeron işçiliğin bir yaşam ve çalışma biçimi haline geldiği gerçeği, sendikal hareketin mücadele etmesi gereken bir engel olarak karşımızda durmaktadır.
Sendikal hareketin doğuşuna baktığımızda da zor şartlara, aşılması güç engellere, kazanılması çetin haklara rağmen Sendikal Hareket doğmuş ve başarılı olmuştur. Ülkemizde ise, demokrasi sürecine geçilmesiyle birlikte demokrasinin zorunlu bir unsuru olarak var olmuştur. Böyle olmasına rağmen, 70’li yılların ikinci yarısından itibaren, HAK-İŞ’le birlikte endüstriyel ilişkiler zeminini tahrip etmeyen, aksine onu tahkim eden bir anlayışla işçi-işveren menfaat paralelliğini, emeğin gerçek karşılığını almaya odaklanmış bir anlayışla gerçek bir sendikal anlayış şekillenmeye başlamıştır.
Bugün geldiğimiz noktada ise, sendikamız HİZMET-İŞ’in HAK-İŞ’in ve işkolumuzun en büyük sendikası olarak teşkilatını sürekli canlı ve diri tutması, varolan temel sendikal sorunlarla mücadelesi ve kararlılığından gelmektedir.
Emekçileri doğrudan ilgilendiren, onların geleceğini etkileyecek karar ve yapılanmalara karşı tam zamanında harekete geçebilen ve hak alma ve kazanımda mesafe alan yapısıyla HİZMET-İŞ bugünlere gelmiştir.
Sendikamız HİZMET-İŞ, bugün de önümüzde duran ve özellikle Yerel Yönetimlerin vazgeçemediği Taşeron İşçilik uygulamasında ortaya koyduğu, tavır, teklif ve çözüm önerileriyle Taşeronda çalışan işçilerin de umudu olmuş ve olmaya devam etmektedir. En son yapılan düzenlemelerle nispî bir iyileşme getirilen taşeron işçilerin çalıştıkları kurumlarda daimi kadrolara kavuşabilmeleri için de çabalarımız devam etmektedir.
Biz inanıyoruz ki, emekçilere harcanan imkanlarımız, gayretlerimiz, terlerimiz onlarda karşılık gördükçe sendikamız da onlarla birlikte varoluşunu sürdürecektir. Bunun açık bir örneği; halen devam eden Taşeron şirketlerdeki örgütlenmelerimizdir. Ülkemizin hangi bölgesinde olursa olsun yerel yönetimlerin bütün taşeron işçileri sendikamızı beklemektedir. Onların sorunları bizim sorunumuzdur. O sorunlara karşı gösterdiğimiz duyarlılık ve yaklaşım sendikamızın geleceğini şekillendirecektir.
Teşkilatlanma; zor zamanlarda kabiliyet ve sorun çözme kapasitenizi göstereceğiniz bir mücadele biçimidir. Bugün bir radyasyon gibi çalışma hayatının üzerine yağan taşeron işçilike karşı bir yandan verdiğimiz mevzuat mücadelesi, bir yandan da onların halen varolan zor şartlarına rağmen örgütlenme çabalarımız, sendikamızın “önce insan önce emek” anlayışının vazgeçilmez bir gereğidir.
Sendikamız HİZMET-İŞ, bütün teşkilatıyla bugün geldiğimiz işkolumuzun en büyük, ülkemizin de ikinci büyük sendikası konumunu bir adım ileriye taşıyarak ülkemizin en büyük sendikası olma yolunda bütün gayretiyle koşmaktadır.
Yürüyüşümüzü koşuya, koşumuzu da hedefle sonuçlandırmanın yolu mücadeleden vazgeçmemektir.