80’li yıllardan itibaren “dünyanın bir köy kadar küçüldüğü…” şeklinde başlayıp hemen arkasından “küreselleşen dünyada…” diye devam eden söylemler, yeni ve kaçınılmaz bir dünya tablosunun önümüzde açıldığına vurgu yapıyordu. Ancak ülkemizin üzerine doğru gelen bu küresel dalgalara karşı tedbirler ve yapılanmalar konusunda gereğini yerine getirdiği söylenemez. Erken gelen ama geç kalınmış bir süreci uzun yıllar yaşayan Türkiye, bu süreçte siyasî istikrarsızlığın da verdiği talihsizliklerle birçok dönüşümü gerçekleştiremedi…
Aradan neredeyse çeyrek yüzyıl geçtikten sonra bu kez küresel dünyada başka bir kavram gündeme geliyor ve bu kavramı ilk defa Türkiye telâffuz ediyor, muhtevasını oluşturmaya çalışıyor. Bu kavram “Medeniyetler Buluşması”dır. 2005 yılında “Medeniyetler İttifakı Projesi” olarak Türkiye ile İspanya’nın önderliğinde başlatılan ve hayata geçirilmeye çalışılan bu projeyle “yaşanılabilir bir dünya” için adımlar atılmıştır.
Türkiye, gerek bölgesinde gerekse de diğer uluslararası platformlarda son yıllarda yaptığı hamlelerle, “herkes için özgürlük ve demokrasi” talebiyle “medeniyetler ittifakı” veya diğer adıyla “Medeniyetler buluşması” girişimini başlatarak dünyada söyleyecek sözü olan bir ülke konumuna gelmiştir. Türkiye’nin tarihsel sorumluluk bilinciyle güncellediği misyonuyla bölgesel, yöresel ve küresel bir aktör olarak duruş sergilemesiyle birlikte, sivil toplum örgütlerinin de aynı duruşa uygun tavır almaları gerekiyor.
Medeniyetler buluşmasının gövdesini ve muhtevasını oluşturacak, onun emek boyutunu dokuyacak, küresel sendikacılık inşasına katkı verecek emek örgütlerinin Türkiye’nin bu misyonunu zenginleştirmeleri, önünü açmaları öncelikleri arasında olmalıdır. Sendikaların “küresel emek dayanışması”nı daha da ileri taşıyarak yeni ve erdemli bir sendikal inşa için öncü olmaları kaçınılmazdır.
Sivil toplum sorumluluğu bunu gerektirir.
HAK-İŞ, bütün sendikalarıyla bu sorumluluğu alarak 12. Genel Kurulu’nun temasını “Medeniyetler Buluşmasından Küresel Sendikacılık İnşasına” olarak belirlemiştir. Türkiye’nin medeniyetler buluşmasındaki öncü rolünü uluslararası emek hareketine verdiği ve vereceği katkılarla HAK-İŞ aktif olarak sürdürecektir. Ayrıca; Uluslararası emek hareketiyle bütünleşen ve katkı veren tüm sendikalarımızın dil, kültür ve tarih bağları olan ülkelerin emekçileriyle de ortak bir küresel sendikacılık inşası için çaba sarfetmeleri bu misyonun gereğidir diye düşünüyorum.
‘Küresel Sendikal İnşa’da 20. yüzyılın ideolojileri ve sanayi çağı endüstriyel ilişkilerini yeni bir mücadele dili, kültürü ve yeni bir sendikal anlayışa taşıyacak köprüleri inşa etmek HAK-İŞ’in önemsediği öncelikleridir.
“Küresel Sendikal İnşa”, insan ve emek sahibi olmanın getirdiği ortak paydada buluşabilecek, yeniden ve reel politiğe uygun tanımlanacak endüstriyel ilişkilerde ortaya çıkacaktır.
Medeniyetler “değer”lerle kurulur. “Değerler”le inşa olurlar. İnsanlar gibi sendikaların da “değer”leri varsa, değerlerle sendikacılık yapabiliyorlarsa “değerli”dirler, önemlidirler. Önümüzdeki yüzyılın Türkiye’sini ve Dünyası’nı şekillendirecek olan, işte bu “değer”lerdir. İnsanlığın ortak bir “eksen değer”de buluşacağı bir dünya inşa etmek için herkesten fazla sendikalara görev düşmektedir.
“Medeniyetler buluşması” yaşanılabilir bir dünya için atılması gereken büyük adımlardan birisidir. Aslında HAK-İŞ’in bugüne kadar uluslar arası emek hareketine verdiği katkılar, adı konulmadan böyle bir “buluşma”nın adımlarıdır.
HAK-İŞ bu onurlu hedef için TER ve EMEK vermeye yâni terlemeye kilitlenmiştir.
HAK-İŞ, bütün sendikalarıyla birlikte “ Medeniyetler Buluşmasından Küresel Sendikacılık İnşasına ”doğru sorumluluk alırken, Hz. Mevlâna’nın “Biz bir pergel gibiyiz. Bir ayağımız değerlerimizde sabit durur. Diğer ayağımızla bütün dünyayı dolaşırız!” felsefesinden hareket etmeyi yerliliğini, yeniliğini ve yetkinliğini küresel sendikal inşanın referansı kabul etmiştir.
Özgürlüklerin sınırlandığı, sömürünün, güvencesizliğin, insan onuruna yönelmiş her türlü tehdidin olduğu her coğrafya bizim emek vermemiz, mücadele etmemiz gereken coğrafyadır. Küresel sendikacılık inşası bunu gerektirir.
Kim olursanız olun, tarihte hangi fonksiyonu üstlenmiş olursanız olun, eğer güncellediğiniz bir “medeniyet” iddianız varsa, bu iddianızı emek dünyasına taşıyabiliyor ve emekçileri bu mücadeleye katabiliyorsanız varlığınızın anlamı vardır.
HAK-İŞ’in yüklendiği ve HAK-İŞ’te yüklendiğimiz “küresel sendikacılık inşası” ertelenemez, ihale edilemez, devredilemez bir görevdir.
Kırılmamış bir çizgide, sapmamış bir zeminde dün neleri söylemişsek bugün de aynı şeyleri söylüyor, yarın da söylemeye devam edeceğiz.
Biz dün olduğu gibi bugün ve yarın da sendikacılığı, mümkün olanı yerine getirme misyonuyla birlikte, imkansız olanı mümkün kılma mücadelesi olarak değerlendiriyor, her alanda sorumluluk alınacağı bir süreç olarak tanımlıyor ve bu yönde mücadelemizi sürdürüyoruz.
HAK-İŞ’in 12. Olağan Genel Kurulunu isim ve misyonuna uygun uluslararası bilgi, birikim ve deneyim paylaşma platformuna dönüştürmesi, mesajının uluslararası emek hareketinde de yankı bulmasına ivme kazandıracaktır.
Bugün önümüzde bulunan temel sorunlara baktığımızda; Avrupa Birliği’nden sosyal politikalara, sosyal güvenlik reformundan, kayıtdışı istihdam ve işsizlikle mücadeleye, özelleştirmeden yolsuzluk ve yoksullukla mücadeleye, Anayasa çalışmalarından mesleki eğitime, sosyal korumadan sosyal yardımlara, kadın, çocuk, genç ve engellilerden göç ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına kadar sorumluluk üstlenerek farkını aktif olarak ‘hissettiren’ HAK-İŞ; gerek bölgesel ve gerekse dünya barışı ve insanlığın geleceği için başat rol üstlenmek ve “Medeniyetler buluşmasından küresel sendikacılık inşasına” tekabül edecek duruşu gösterecektir. Varlığımız ancak bu şekilde anlamlıdır.
Onun için yerel eksenden kopmadan “küresel sendikal inşa” diyoruz ve bu yönde aktif adımlar atıyoruz.
Ülkemizin, çalışma hayatının kronik ve güncel sosyo-ekonomik sorunlarıyla mücadele etmeyi, onlara çözüm üretmeyi, tepki verirken etkilemeyi önceleyen HAK-İŞ tüm sendikalarıyla önümüzdeki dönemi küresel sendikacılık hareketinin güçlenmesi için imkân ve fırsatları değerlendirecek kadrolara sahiptir. Bu kadrolar ve tüm sendikalarıyla birlikte “Büyük HAK- İŞ ailesi” ülkemizin ve insanımızın bugünü ve yarınına katkı vermeye devam edecektir.