Bir insanın veya bir kurumun sahip olduğu tarihsel birikim eğer tecrübeye dönüşebiliyorsa, yâni geleceğine ışık tutabilecek bir form ve muhtevayı ihtiva ediyorsa, bu birikim artık “değer” haline gelmiştir. Bu “değer”ler, kurumsal yürüyüşün akamete uğramaması için yol gösterici nitelikteki aydınlatıcılarıdır. İşte bu aydınlatıcı tecrübenin adı gelenektir.
Bu anlamda, sendikal hareketin meşakkatli bir varoluş mücadelesi olduğunun altını çizerek, bu yolda önümüze çıkan engellere rağmen yürüyüşümüzü sürdürmekle, sonuç alıcı başarılarla yüklü bir gelenek oluşturulmuş ve bu gelenek tarihsel bir muhteva olarak geleceğe ışık tutmuştur.
“Önce İnsan Önce Emek” diyerek başlayan HİZMET-İŞ’in yürüyüşü bugün 39. büyük adımıyla devam ediyor. Sadece kendi işkolunda değil, tüm emekçilerin umudu olmayı misyonunun önemli bir sebebi bilen Sendikamız, bu bilinçle yarım yüzyıla yaklaşan tarihini tahkim ederek bugünlere gelmiştir. Bizi bugünlere taşıyan tüm misyon adamlarına istisnasız teşekkürü bir borç biliyorum. Onların hayalleri, çabaları, azimleri ve adımları Sendikamız HİZMET-İŞ’i işkolunun en büyük, ülkemizin de 2. büyük sendikası yapmıştır.
Ülkemizde kurumların/sendikaların çok da uzun olmayan tarihlerine baktığımızda, sendikamız HİZMET-İŞ’in yarım yüzyıla yaklaşan tarihî, sendikal mücadelede önemsenmesi gereken bir birikim ve deneyimi önümüze çıkarır. Bu birikim, kendisini sürekli test edebilen, özeleştiriye açık, yerel ve genel dinamikleri doğru okuyarak dikkate alan ve tabanıyla yabancılaşma yaşamayan bir çizginin sonucudur. Daha da önemlisi, birlik ve bütünlüğünü sahip olduğu ‘değer’ler etrafında muhafaza ederek geleceğe doğru yürüyüşünü sürekli kılmasıdır.
Bugüne gelişimizde, 38 yıl “doğru bir sendikal gelenek” oluşturmak için önemli bir zaman dilimidir. Sendikal tarih demokrasi tarihimizin sadece 64 yılına tekabül ettiği göz önüne alındığında, 38 yılın ne kadar da önemli olduğu anlaşılır. Ancak, hakkıyla yaşanmak, hedefinden sapmamak, kendine yabancılaşmamak, değer erozyonuna uğramamak kaydıyla….
Sendikal mücadelenin temelde örgütlenmeye dayalı yapısı, sendikaların dinamik bir yapı oluşturmasını zorunlu hale getirmektedir. Sendikaların sürekli saha çalışmasıyla hareket ve mücadele kabiliyeti kazanmasını bir bünye özelliği haline getirmeleri dinamik kalmalarının gerekli şartıdır. HİZMET-İŞ’in 38 yıllık tarihi, bu anlamda statik olmayan, statükoya kilitlenmeyen dinamik bir tarihtir.
Mensubu olduğu ve Genel İşler İşkolunda misyonunu temsil ettiği HAK-İŞ’in kuşattığı değerler kimliği altında, sendikamız HİZMET-İŞ’in yüklendiği görev ve sorumluluk sadece emek tarihine değil, ülkemizin siyasi, sosyal ve ekonomik tarihine katkı niteliğindedir. Bu tespitimizi, kendimizi abartma olarak değil, tam aksine yüklenmiş olduğumuz sorumluluğumuzun bir gereği olarak ifade ediyorum.
Modern dünyada, toplumsal tarihin belki de en önemli sayfalarını sivil toplum örgütleri oluşturmalıdır. Sivil toplumun en aktif ve sonuç odaklı faili de sendikalardır. Sendikal tarih ve kültürün yani geleneğin oluşmasında yukarıda sözünü ettiğimiz etkenler (birikim, tecrübe, mücadele, vs.) başrolü oynar.
Sendikaların etkin bir güç ve sosyal ortak olarak Çalışma Hayatının düzenleyicisi olma fonksiyonunu icra edebilmeleri, böylesine bir tarihsel birikim ve tecrübenin, muhataplarınca görülmesi ve saygı duyulmasıyla mümkündür. Yâni kurumsal saygınlığın ön şartı sahip olduğunuz tarihsel değer ve önemdir. Bu anlamda gerek Konfederasyonumuz HAK-İŞ, gerekse de Sendikamız HİZMET-İŞ’in tarihsel duruşu ve eylem politikaları; asla marjinal uçlara savrulmayan, gerektiği yerde gerekeni yapan ve mensuplarının haklarına halel getirmeyen doğru bir çizgide devam etmektedir.
Bu temel felsefe ve tespitlerimizi güncel örneklerle ortaya koymak gerekirse; Taşeron İşçilik, Kıdem Tazminatı, Asgari Ücret, Özel İstihdam Büroları, Örgütlenmenin Önündeki Engeller gibi Çalışma hayatının acil meselelerine getirdiğimiz çözümler, teklifler ve bakış açılarımız, bundan sonraki muhtemel sorunların çözümünde de usûl yönünden ışık tutucu olacaktır.
Blok olarak “hayır” veya “evet” gibi muhtevasız bir refleks ve tepki ile pasif bir kabule indirgenemeyecek olan gerçek sendikal tavır ve eylemlerimiz, büyük emek fotoğrafındaki netlik, şeffaflık ve sürekliliğimizin göstergesi olacaktır/olmaktadır.
HİZMET-İŞ olarak; ülkemizin emek hareketinin yerli, sorumlu, dinamik ve kararlı bir aktörü olma çabamızı aynı zamanda Uluslararası Emek Hareketinin (PSI ve EPSU) yönünü ve muhtevasını etkileyecek bir kelebek etkisine dönüştürmek, tüm mensuplarımızla birlikte dünya emekçilerine de katkı sağlayacaktır.
Böyle bir misyona sahip olmak, sorumluluğun boyutlarını sınırlamadığımız anlamına gelmektedir. Emekle oluşturulan bir geleneğin kalıcı etkisi, yarının tarihinin de itici gücü olacaktır.
Kuşkusuz, bütün bu söylediklerimiz, kendimize biçtiğimiz rol ve misyon oluşturduğumuz geleneğin gücünden ileri gelmektedir. Bu geleneğe yeni sayfalar eklemek, bugünkü sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmek ve çevre şartlarının sağlıklı bir iklime kavuşmasıyla mümkün olacaktır. Bunu da yerine getirecek olan yine sendikal harekettir.
Gelenek, tarihi çizgi ile bugüne “gelen” ve bundan sonra da devam edecek olan “Erdemli Sendikal İnşa” çabamız, geleceğe aktaracağımız geleneğimizi tahkim edecektir.
Biz, sorumlu olduğumuz ölçüde erdemli; erdemli olduğumuz kadar da sorumlu olduğumuzun idrakindeyiz. Bu idrakle HAK-İŞ olarak 40 yıl, HİZMET-İŞ olarak da 38 yıllık geleneğin geleceğe uzanan çizgisiyle yolumuza devam edeceğiz.
- yüzyıl gibi dünyanın bütün coğrafyalarında, özellikle de Ortadoğu’da daha önce şahit olunmayan büyük acılar, soykırımlar, işgaller, katliamlarla sembolleşir hale geldiği bir zaman diliminde, “karanlığa küfretmek yerine bir mum yakma”nın yolu geleneğimizin merhamet damarlarını çoğaltmak olacaktır.
HAK-İŞ/HİZMET-İŞ sendikası olarak tüm mensuplarımızla birlikte ülkemize, bölgemize ve küremize olan sorumluluklarımızı ertelemeden, ihale etmeden bizatihi yerine getirmenin derdindeyiz.