Sendikamız HİZMET-İŞ’in Türkiye’nin en büyük işçi sendikası olması; gerek sendikamız gerekse de Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in istikrarlı bir şekilde, sendikal örgütlenmesini sürdürmesiyle mümkün olduğunun altını çizmek gerekiyor.
İstikrarlı büyümenin temel nedenlerinden birisi, hedeften sapmamak ve odaklanmak, diğeri ise; ekonomik durumdur. Hiçbir kurum yoktur ki, büyüyebilmesinde ekonomik etkiler olmasın.
HİZMET-İŞ’in ülkemizin en büyük işçi sendikası konumuna yükselmesinde, sahip olduğumuz kaynakları en verimli şekilde ve ihtiyaç alanlarında kullanması temel etkenlerden birisidir.
Toplumların tarihlerine baktığımızda, karşımıza çıkan en önemli gerçek; sahip oldukları zenginlikleri/kaynakları israf edenler, heba edenler kısa sürede sonlarını hazırlamışlardır. Aksine, kaynakları sınırlı da olsa ölçülü ve gerekli bir şekilde kaynaklarını ihtiyaçlarına göre düzenleyen toplumlar/kurumlar ise varlıklarını istikrarlı bir şekilde sürdürmüşlerdir.
Sendikamız, bu anlamda kurulduğu günden bu tarafa, darbe dönemleri de dahil olmak üzere, asla kaynak israfına kapı aralamamış, elindeki kaynaklar ne kadar ve ne olursa olsun yetinmiş, hatta kıt kaynaklarla azami faydayı alabilecek bir örgütlenme politikası izlemiştir. Yani, başarımızda en önemli etkenlerden birisi kaynaklarımızın hacmi ve sınırı ne olursa olsun, onları doğru, yerinde ve zamanında kullanmak olmuştur.
Konumuzla alakalı söyleyecek olursak… En büyük sendika olmak, kaynak kullanımında en büyük duyarlılığı ve ihtimamı göstermek anlamına gelmektedir.
Bir gerçeğe daha vurgu yapmak gerekirse…
Kaynakları israf etmemenin şartı; o kaynakları kullanacak olanların kendilerine emanet edilen değerler konusunda hassasiyetleri ve liyakatleridir. Kendisine emanet edilen kaynakları korumak, kendi şahsi varlıklarını korumaktan daha önemli ve veballidir. Bu vebal, emanete ehil olanların gösterebilecekleri bir sorumluluktur.
Sendikal hareketin en temel ilkelerinden birisi olan sorumlu sendikacılık, öncelikle sahip olunan, daha doğrusu emanet olarak korumak zorunda olunan kaynaklar konusunda azami sorumluluğu göstermektir. Bizim kültürümüzde “kul hakkı” olarak ifade edilen ve en yüksek seviyede kabul edilen sorumluluk, dilde dolaşan değil; bizzat yerine getirilen, emanete gösterilen hassasiyetle karşılık bulan bir sorumluluktur. Kul hakkı; haksız yere insanların haklarını gaspetmek olduğu gibi, korumamız altındaki emanetler konusunda duyarlılık göstermektir.
Emanetin ne olduğu, nasıl korunması gerektiği ve emaneti korumada gerekli olan liyakatin, en belirgin olarak ortaya çıktığı alan Sendikal harekettir.
Çünkü; sendikal hareketin üzerine bina edildiği önemli ayağı olan insan ve mali kaynaklar, kamu malının (emanet edilen her şey kamu dairesindedir) nasıl korunması gerektiğinin göstergesidir. O bakımdan, sendikal hareket, bünyesinde emanet bilinci ve kul hakkına riayetin doğrudan fotoğrafıdır.
HİZMET-İŞ Sendikası olarak, bize emanet edilen kaynaklara gösterdiğimiz/ göstereceğimiz hassasiyet, aynı zamanda varlık nedenimizdir.
Kaynak: Celal YILDIZ, “ Sendikal Hareket Ve İmkânlar… “, HİZMET-İŞ Sendikası (Tüm Belediye ve Genel Hizmet İşçileri Sendikası Üç Aylık Yayın Organı – Yaygın Süreli Yayını, ISSN:1306-3650, Yıl:27, Dönem:2017-III, Sayı:152