Sendikal hareket; temelde inanç ve erdeme dayanan/dayanması gereken bir harekettir. Erdemli olmak bir meziyet değil, vazgeçilemez mecburiyettir. Sendikal hareket; bu temel üzerinde var olduğu, iddialarını gerekçelendirdiği, hedefine kilitlendiği, kendini yenileyebildiği ve değişim dinamiklerini doğru okuyabildiği oranda yol alabilir, varlığını anlamlı kılabilir. Sendikamız HİZMET-İŞ; bu anlayışla yarım yüzyıla yanaşan mücadelesini başarı ile taçlandırarak “İşkolu Zirvesinden Türkiye Zirvesi”ne taşımıştır.
Sendikamız; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından en son açıklanan Temmuz 2017 istatistiklerinde ülkemizin 160 işçi sendikası içerisinde en büyük sendika oldu. Sendikamızın 40. yılının eşiğinde geldiği bu aşama, uzun, yorucu, meşakkatli bir o kadar da onurlu mücadelenin semeresi, sonucuydu. Bu bir ara sonuçtur. Yâni, durmamamız gereken, yorulmamamız gereken uzun soluklu bir mücadelenin ara zirvesidir. Üstad Necip Fazıl’ın mısralarında söylediği gibi; “Her siper aşıldıkça gaye öbür siperde!”
Sendikamızın bu başarısı; ülkemizin dört bir yanına yayılmış teşkilat ağıyla, gece-gündüz demeden, yorgunluk-yılgınlık göstermeden örgütlenme mücadelesi veren tüm mensuplarımızın kazanımıdır.
“Bütün uzun yolculuklara bir ilk adımla başlanır” gerçeğinden hareket ederek, 24 Ocak 1979’da Adıyaman’da emeğin onuru için yakılan mumun ışığında hayallerinin peşini bırakmayan mücadele adamlarının bugüne taşıdıkları ter ve emeklerinin damlaları adeta bir okyanusa dönüşmüştür.
Bu başarıdan dolayı istisnasız tüm teşkilâtımızı tebrik ediyorum. Onların varlıklarıyla vardıkları zirvede emek tarihine önemli bir sayfa açmışlardır. Açılan bu sayfanın bir külliyata dönüşeceğinden şüphem yoktur. Çünkü İstiklâl Şairimiz Mehmed Akif’in söylediği gibi “Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez!”
Birlikte başladık ve Birlikte başardık!
HAK-İŞ üst kimliği altında; HİZMET-İŞ’in verdiği emek mücadelesi bir medeniyet mücadelesidir.
Çünkü ilk insanın emeğiyle başlayan mücadele, bir diğer tanımlamayla; doğru ile yanlışın varoluş mücadelesidir. Bu mücadelenin taşıyıcıları da emekçilerdir. Biz kendimizi böyle bir misyonunun temsilcileri ve taşıyıcıları biliyoruz. Mücadelemizi anlamlı kılan da bu misyonumuzdur. Her karesi cefakar emekçilerin teriyle yoğrulmuş eserlerle donanmış coğrafyamızı, tarihimizin bize emanet ettiği “değer” olarak korumayı, geleceğin medeniyet dünyasına taşımayı temel misyonumuz bildik. Niçin ve nereden başladığımızın muhasebesini yaptığımız için nereye gideceğimizin de yol haritasını ortaya koyduk.
Bu bilinçledir ki; emeğin kutsallığından kaynaklanan mücadele kararlılığımızı 40. yılın eşiğinde ülkemizin en büyük işçi sendikası olarak zirveye taşıdık.
- 1979’da “Önce İnsan Önce Emek” diyerek başlayan kutlu emek yürüyüşü;
- “İmzamız İşçinin Kararıdır” ilkemizle emekçi kitlelerle bütünleşmiş,
- “İlkeli, Kararlı, Onurlu, Sorumlu Sendikacılık” duruşuyla tavizsiz sürdürülmüş,
- “Geleceğimiz Hayallerimiz Kadardır” diyerek umuda dönüşmüş,
- “Örgütlenme… Zirve…Yapabiliriz!” ufkuyla gerçekliğe taşınmış,
- “Erdemli bir Sendikal inşa için İşkolu Zirvesinden Türkiye Zirvesine” doğru ilerlemiş,
2017’de de yani bugün “Kararlıyız!” iradesiyle ülkemizin en büyük işçi sendikası olmuşsa; bu başarıda “Başlarken doğru başlamanın” ve her yükseldiğimiz seviyede kendimizi tahkim etmenin getirdiği doğru çizgi ve duruş etkili olmuştur.
Kurucularımızdan bugünlere gelişimizde emeği geçen tüm mensuplarımızın imza attığı Türkiye Zirvesi’ndeki konumumuzu “erdemli bir sendikal inşa” ilkemizden hiçbir şekilde taviz vermeden sürdürdüğümüz mücadelemize borçluyuz. Aynı şekilde; çıkışımız, yürüyüşümüz ve hedefe doğru ilerleyişimizde (daha önce de vurguladığımız gibi) “misyon, mes’uliyet ve mücadele”nin sürekli dinamik tuttuğu bir çabanın da sonucudur. Bu çabamızın temelinde; “sadece yaptıklarımızdan değil, yapmaya muktedirken yapamadıklarımızdan da sorumluyuz” anlayışı yatmaktadır. Onun için her zaman “ülkemize, bölgemize, küremize sorumluluklarımız var” diyerek bu sorumluluğun gereğini yerine getiriyoruz.
Tarihi yürüyüşümüzde, emek hareketinin pasif bir izleyicisi değil, aktif bir yönlendiricisi olmanın derdini taşıdık. Üyelerimizin sorunlarını kendi sorunumuz bilerek çözmeye çabaladık. Varlık nedenimizi asla unutmayarak, üyelerimize olan yükümlülüklerimizin duyarlılığıyla hareket ettik. Tabanımıza yabancılaşmadan onların talepleriyle adımlarımızı sürekli ileriye attık. Bir taraftan işkolumuzun sorunları, diğer taraftan çalışma hayatının genel kronik sorunlarıyla uğraşırken, ülkemizin ve milletimizin bekası için üzerimize düşenleri azami olarak yapmaya çalıştık.
Geldiğimiz aşamada; örgütlenme ağımız; tüm ülkemizi bir network gibi sararken; sendikal hareketin sadece TİS’lerle sınırlı olmadığını bizzat alan çalışmalarıyla ortaya koyduk. Sendikal tarihte birçok ilklere imza attık, atmaya da devam ediyoruz. Kadın, Gençlik, Engelli, Kültür-Sanat komitelerimizle yayılan ve ayrı bir renk, farklılık, farkındalık ve özenilirlik katmaya çalıştık.
Ülkemizin en büyük işçi sendikası konumuna gelirken; bilginin birikime, birikimin deneyime dönüştüğü bir mücadele anlayışının takipçisi olduk. Sendikal hareketin uluslararası boyutunda gerek EPSU, gerekse de PSI bünyesinde farklı bir sendikal misyonumuz olduğunu ortaya koyduk.
Geldiğimiz noktada; büyük sendika olmanın büyük sorumluluklar üstlenmeyi kabul etmek anlamına geldiğini de biliyoruz. Zirveye ulaşmak meşakkatli iştir. Zirvede kalmanın da bir o kadar çileli ve meşakkatli ama bir o kadar da onurlu olduğunu bilerek, daha hızlı, istikrarlı, kalıcı adımlarla zirveyi sürdürmeye gayret edeceğiz.
Mücadele, ısrar ve sabırla yürüttüğümüz Taşeron İşçilik konusunda da tarihi bir dönüm noktasına gelmiş bulunuyoruz. 5 Aralık 2017 günkü grup toplantısında, Sayın Cumhurbaşkanımızın iradeleriyle, Taşeron İşçiliğin artık tarihte kaldığını ve kamuda ve belediyelerde çalışan tüm taşeron işçilerin daimi işçi olarak istihdam edileceği müjdesini aldık. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Sn. Başbakanımıza, Sn. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımıza, hükümet üyelerine ve diğer emeği geçenlere bu önemli gelişmeden dolayı teşekkür ediyorum. Kararlı ve istikrarlı mücadelemizde aldığımız bu sonuç başta taşeron işçi arkadaşlarımız olmak üzere tüm HAK-İŞ ve emek camiasına hayırlı olsun.
Büyük başarılar büyük sorumluluklar üstlenerek gelir!
YÜKSELİP BİRLEŞMEDİK, BİRLEŞİP YÜKSELDİK! Yâni, ikbalde değil çilede birlik olduk!
Tüm teşkilatımızla BİRLİKTE BAŞLADIK, BİRLİKTE BAŞARDIK, BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ!
40 yıllık emek mücadelesinde ahirete irtihal edenlere rahmet diliyor, başta kurucularımız olmak üzere tüm teşkilatımızı yürekten kutluyor, yarınlarda varoluşumuzu anlamlı kılacak mücadele misyonumuzla hep birlikte, daha ilerilere diyorum…