Ana Sayfa » Hakkımızda » Genel Kurullar » GENEL BAŞKANIMIZ MAHMUT ARSLAN’IN AÇILIŞ KONUŞMASI

GENEL BAŞKANIMIZ MAHMUT ARSLAN’IN AÇILIŞ KONUŞMASI

HİZMET-İŞ SENDİKASI-12.OLAĞAN GENEL KURULU – HAKİŞ/HİZMET-İŞ Genel Başkanı Sayın Mahmut Arslan’ın Açılış Konuşması.

HİZMET-İŞ SENDİKASI – 12. OLAĞAN GENEL KURULU
Genel Başkan Sayın Mahmut Arslan’ın Açılış Konuşması
 
29-31 Mayıs 2015 – Kızılcahamam / Ankara

·    Saygıdeğer Divan, 
·    Sayın Meclis Başkanım, 
·    Sayın Başbakan yardımcım, 
·    Sayın Bakanım,
·    Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in değerli Onursal Genel Başkanı,
·    Sendikamızın değerli Kurucu ve Onursal Başkanı, 
·    Siyasi Partilerimizin değerli Genel Başkanları,
·    Değerli Milletvekillerim,
·    Değerli Milletvekili Adayları, 
·   Arnavutluk, Azerbaycan, Bahreyn, Bosna Hersek, Eritre, Irak, Iran, Kosova, KKTC, Malavi, Makedonya, Moritanya, Rusya, Senegal, Somali, Sudan, Tanzanya, Uganda’dan Genel Kurulumuza teşrif eden saygıdeğer misafirler,

·     HAK-İŞ Yönetim Kurulu Üyelerimiz,
·   HAK-İŞ’ e Bağlı Kardeş Sendikalarımızın kıymetli Genel Başkan ve Yöneticileri,
·    Memur-Sen Genel Başkanı ve Bağlı Sendikaların değerli Başkan ve Yöneticileri,
·    Sivil Toplum Örgütlerinin değerli temsilcileri,
·    Belediye Başkanlarım,
·    Sendikamızın değerli Şube Başkanları, İl ve Bölge Başkanları,
·    Şube Yönetim Kurulu Üyeleri,
·   Sendikamızın Kadın, Gençlik, Kültür-Sanat ve Engelliler Komiteleri başkanları,
·    Sendikamızın kıymetli delegeleri,
·    Değerli Basın emekçileri,
·    Ve Saygıdeğer Misafirler,

HİZMET-İŞ Sendikamızın 12. Olağan Genel Kuruluna göstermiş olduğunuz, sıcak ilgi ve katılımdan dolayı şahsım ve Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyor, hoş geldiniz diyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

HİZMET-İŞ Sendikası olarak, 36 yıl önce, HAK-İŞ üst kimliği altında “Önce İnsan Önce Emek” diyerek, “erdemli bir sendikal inşa” için yola çıkanların başlattığı, kutlu ve onurlu büyük yürüyüşün, tarihî bir ânına, şu anda aramızda bulunan küresel emek hareketinin temsilcileriyle birlikte tanıklık ediyoruz.

Bu tanıklık;

İnsanın ancak hak’la, emekle, alın teriyle onurlu ve seçkin bir varlık olduğunu, 36 yıl önce bize hatırlatanlar ve yola çıkanlara minnet ve şükran tanıklığıdır.

36 yıl önce medeniyet köklerimizden doğan bu ırmak, giderek çağlayıp büyüdü. Önüne badireler çıktı, engellendi, çamurlar atıldı, bulandırılmak istendi. Ama asla bu büyük ırmak bulanmadı, kirlenmedi, ilk günkü saflığını korudu.

Çünkü kaynağımız berrak ve temizdi. Yatağı kirletilemez bir havzadan doğuyordu.


24 Ocak 1979’da emek ve alınteri mücadelesine inanmış ve adanmış 7 misyon adamıyla başlayan bu kararlı, onurlu, ilkeli ve sorumlu  dâvâ yürüyüşü dalga dalga büyüyerek, sizlerin de çabalarıyla bugün 150 bin kişilik bir emekçi okyanusuna dönüşmüştür.

Başta bu kutlu yürüyüşü başlatan Kurucu ve Onursal Başkanımız Hüseyin TANRIVERDİ olmak üzere,

·    Tüm Kurucularımıza,
·    Her türlü zorlu, engelli ve çetin şartlarda, yılmadan, azim ve kararlılıkla mücadeleyi sürdürürken vefat edenlere,
·    Bu kutsal emek ve alınteri mücadelesini bir bayrak yarışı telâkki ederek devam ettirenlere,
·    Ve bu misyon mücadelesini yarınlara taşıyacaklara,
·    Bu mücadelemizde bizimle birlikte mücadele eden bütün üyelerimize,

Minnet, rahmet ve teşekkürü bir borç biliyorum.

Çünkü; onların çelik iradeleri ve ilerleyen adımları, HİZMET-İŞ’i bugün “İşkolu Zirvesi” ne taşımıştır.

İnanıyorum ki, 12. Genel Kurulumuz’la birlikte;

“Erdemli bir sendikal inşa” yolunda inanç, kararlılık, azim ve heyecanla “Türkiye zirvesine” de taşıyacaktır.

Ne diyordu şair:

“Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi küheylan, koşmana bak sen;
Çatlarsan doğuran kısrak utansın!
Ustada kalırsa bu öksüz yapı;
Onu sürdürmeyen çırak utansın!”

İşte bizler; 36 yıl önce toprağa bereketli tohum saçan Ustaların inşa ettiği yapıyı öksüz bırakmayacak ve yarınlara taşıyacak medeniyet işçileriyiz!

Onun içindir ki bu genel kurulumuz, resmi bir formalitenin icrasından ibaret değildir.

Genel Kurulumuzu, sendikamızın “Gelecek tasavvuru”nun şekilleneceği önemli bir dönüm noktası olarak görüyoruz.

Türkiye, yeni bir bölgesel güç olarak belirleyici nitelikte ortaya çıkıyor. Biz de bu yolda, eklem ağrılarından kurtulmuş, demokratik, özgürlükçü bir kimlikle, Erdemli Sendikacılığı sizinle birlikte inşa edeceğiz.

Genel kurulumuzun hep birlikte, böylesine anlamlı bir büyük resmin tamamına odaklandığını görüyorum.

Gayemizin anlamlı olması, gayretlerimizin de anlamlı olduğunu göstermektedir.

Ayrıca…

Bu tarihî günümüzde; ekmeğini emek ve alınteriyle kazanmaya çalışırken,

Hayatlarının baharında, şantiyeler, tersaneler, madenler, inşaatlar başta olmak üzere tüm kazalarda hayatlarını kaybeden bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum.

Değerli Yol arkadaşlarım,
Mücadele arkadaşlarım,
Sevgili Delegeler, 

Bugün, tarihin akışını değiştiren önemli bir gün…
Bir çağın kapanıp yeni bir çağın başladığı bir dönüm noktası…

29 Mayıs; Medeniyet emekçilerimizin İstanbul’un fethiyle 562 yıl önce batının kapılarını açtığı fethin yıldönümü…

Aynı zamanda bu yıl; son medeniyet coğrafyamız olan Anadolu’ya, var gücüyle saldıran emperyalistleri, çelikten göğüsleriyle durduran ecdadın, yedi düvele karşı savaştığı Çanakkale Destanı’nın 100. Yıldönümü…

Nasıl ki, 562 yıl önce batının kapıları muhteşem fetihle açılmışsa;  yerli ve erdemli bir sendikal inşanın kapıları da, ülkemizde ilk defa HAK-İŞ / HİZMET-İŞ başta olmak üzere;

Çelik-İş’le, Öz Orman-İş’le, Öz Gıda-İş’le, Öz İplik-İş’le, Öz Ağaç-İş’le,
Oleyis’le, Öz Büro-İş’le, Öz Maden-İş’le, Medya-İş’le, Öz Taşıma-İş’le,
Liman-İş’le, Öz Finans-İş’le, Öz Petrol-İş’le, Futbol-Sen’le, Öz-İş’le,
Öz Sağlık-İş’le, Öz Toprak-İş’le, Enerji-İş’le, Öz İletişim-İş’le, KKTC Kamu Sen’le ’le açılmıştır.

Nasıl ki, 100 yıl önce Çanakkale’de bu medeniyet havzası her türlü imkansızlık ve zor şartlarda müdafaa edildiyse, onların uğruna şehid oldukları değerler bugün HAK-İŞ ve sendikalarımızla yaşamaktadır.

Bu genel kurulumuzu böylesine iki büyük tarihî günün yıl dönümünde icra ediyoruz…

·    İşte bu kimliğimizle buradayız.
·    Bu ruhla karşınızdayız..
·    Bu inanç, irade, azim ve kararlılıkla huzurunuzdayız.
·    Biz bu mücadeleye sizlerle birlikte, yüreğimizi koyduk.
·    Gücümüzü sizden yâni örgütümüzden aldık.
·    Ellerimiz nasır tuttu, ama yüreğimiz asla nasırlaşmadı!
·    Esen fırtınalara hep birlikte göğüs gerdik.
·    Haksızlıklara sizlerle birlikte cephe aldık.
·    150 bin kişilik büyük ailemizi güçlü kılmak, daha da büyütmek için birlikte saf durduk!
·    Biz, birileri gibi darbelerle ve darbecilerle büyümedik, azimle, İSTİKRARLA BÜYÜDÜK!
·    Sendikal mücadeleyi meslek ve ikbal kapısı değil; varoluş mücadelesi bildik.
·    “Emeği değer, değeri emek” bilerek “DEĞERLERLE SENDİKACILIK” yaptık.

4 yıl önce, 11. Genel Kurulumuzda “ÖRGÜTLENME… ZİRVE… YAPABİLİRİZ!” diye söz vermiş, hedef koymuştuk. Sizlerle birlikte durmadık, susmadık, yılmadık, 4 yıl sonra, yâni bugün bu hedefe ulaştık.

Bu başarı sizin çelikten iradeniz ve sarsılmış birliğinizin eseridir.
Selâm olsun sizlere.
Sizlere teşekkürü bir borç biliyorum.

Bugün ise…

“Erdemli bir Sendikal inşa için… İŞKOLU ZİRVESİNDEN TÜRKİYE ZİRVESİNE” de İnşallah sizlerle birlikte yürüyeceğiz. Bu büyük davayı zirveye taşıyacağız.

Çünkü azmimiz var,
Samimiyetimiz var,
İrademiz var,
Kararlılığımız var.
En önemlisi sarsılmaz, parçalanmaz bir gövdemiz var!

BİRLİKTE BU GÜNLERE GELDİK,
GELECEĞE BERABER YÜRÜYECEĞİZ
GELECEĞİ BİRLİKTE İNŞA EDECEĞİZ.

Kıymetli Misafirler,
Sevgili mücadele arkadaşlarım,

Bu büyük ailenin bugünlere gelişinin sebepleri ve niçin gelecekte de büyüyerek, güçlenerek var olması gerektiğine dair Dünya ve Türkiye gerçeklerinden kesitler vermek istiyorum.

Ki; niçin birlikte var olmamız gerektiği daha iyi anlaşılabilsin!

Diyoruz ki, dünyanın bize,  ter ve emeğimize ihtiyacı var.

Dünyanın bütün mazlumlarının, mağdurlarının, masumlarının, mahrumlarının bize ihtiyacı var.

Ülkemizin, bölgemizin, küremizin bize ihtiyacı var!

Çünkü, biz tarihte “BÜYÜK OSMANLI BARIŞI”nı sağlamış bir iklimden geliyoruz.

Çünkü; biz dünyada huzuru kaim ve daim kılmış, bünyesindeki kültürleri dışlamadan barış içinde birarada yaşatmış bir iklimden geliyoruz.

Çünkü biz, bünyesindeki kimliklerin özgün nitelikleriyle var oldukları ve kendilerini dışlanmadan güvende hissettikleri bir büyük medeniyetten geliyoruz.

Çünkü biz, bir kuş öksürse hıçkırıklara boğulacak kadar merhamet sahibiyiz.

Dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa uğramış bir insanın hakkını almak için mücadele edecek kadar da çelik bir ruha sahibiz.

Saygıdeğer Yol Arkadaşlarım,

Dünyamız giderek küresel kaynak ve zenginliklerin emperyalist güçlerce talan edildiği, enerji kaynakları uğruna Ortadoğu ve Afrika’nın mazlum halklarının kadın, çocuk, yaşlı demeden katledildiği bir vahşete sahne olmaktadır.

Dünya, bir çılgınlık çağını yaşamaktadır.

Tarihî coğrafyamızda yaşanan vahşet ve katliamlar neredeyse günlük hayatın alışkanlıkları haline gelmiştir. Ne acıdır ki; uluslararası toplum bu katliamları ekranda bir belgesel gibi seyretmekte, vahşete duyarsız kalmaktadır.

Ama olsun, şairin söylediği gibi;

“Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.
Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak.
Tarih sussa, hakikat susmayacak.

Biz ise, Türkiye olarak, tarihî sorumluluklarımızla bölgede yaşananlara yabancı ve tarafsız kalamayız.

Mağrurların değil mağdurların; zalimlerin değil mazlumların yanındayız.

Çünkü insanlar ölse de insanlık ölmedi, ölmemeli…

Nasıl ki, yirminci yüzyılda Balkanlar’dan, Kafkaslar’dan, Batı Trakya’dan, hatta İspanya’dan gelen Yahudilere kucak açtıysak, Suriyeli mültecilere muhacir muamelesi yaparak onları da Ensar gibi kucaklamalıyız.

Kucaklıyoruz da!

Biz, HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ Sendikası olarak; yeryüzünün tüm mazlumlarının yardımına koşmaya, dertlerine çare olmaya çalışıyoruz.

Onun için Gazze’ye ulaştık,
Onun için Mynmar’la ulaştık,
Onun için Pakistan’a, Keşmir’e ulaştık,
Onun için Moritanya’ya, ulaştık,
Onun için Bosna’ya, Suriye’ye ulaştık,

Gözyaşlarımızı akıttık, ellerimizi uzattık, kucağımızı açtık.

Zira biz yapmaya muktedirken yapmadıklarımızdan da sorumlu olduğumuza inanıyoruz!

Değerli Konuklar,
Kıymetli Mücadele Arkadaşlarım,

Çok uzun olmayan demokrasi tarihimiz halâ darbelerin, muhtıraların kalıcı ve derin izlerini taşıyor.

27 Mayıs 1960’da, 12 Mart 1971’de, 12 Eylül 1980’de, 28 Şubat 1997’de özgürlüklerin askıya alındığı, antidemokratik süreçlerin yaşandığı karanlık dönemlerden geçtik. 27 Nisan 2007’de son bir darbe denemesine maruz kaldık.

Ülkemiz, uzun süren antidemokratik süreçler, fiili ve sanal darbeler, çeteleşmelerden sonra nihayet barsaklarını temizleme iradesi göstermiş  ve bugün millet iradesinin, kendi geleceğine sahip çıktığı bir aşamaya gelmiştir.

Kuşkusuz bu kolay olmamıştır.

Çünkü, her doğum, sancıları da beraberinde getirmektedir.

YENİ ANAYASA

Artık olmazsa olmazımız haline gelen demokratik, çoğulcu, özgürlükçü ve katılımcı YENİ VE SİVİL ANAYASA,  YENİ TÜRKİYE’nin ilk ve acil ihtiyacı’dır.

Başta Anayasa olmak üzere, yaşadığımız tüm toplumsal sorunların kaynağı olan 12 Eylül ürünü darbe yasalarının bütün izleri silinmelidir.

HAK-İŞ ve Sendikamız HİZMET-İŞ ülkemizdeki tüm anti demokratik süreçlere karşı çıkmış, dirençli tavrını ortaya koymuş, her türlü tehdit ve yıldırmalara rağmen dik duruşunu bozmamıştır.

Artık YENİ ANAYASA ertelenemez, ötelenemez, bekleme odasına alınamaz!

Yeni Anayasa Yeni Türkiye’nin kalıcı bir toplumsal sözleşmesi olmalıdır!

“Ortak Akıl”la hazırlanmış, “öteki”si olmayan, hiçbir kesimi dışlamayan bir Anayasa Türkiye’nin önünü açacaktır.

Biz HAK-İŞ olarak bu konuda da sorumluluk üstlenerek anayasa önerimizi TBMM’ye iletmiş bulunuyoruz.

Ayrıca, Başkanlık Sistemi de dahil, Türkiye yeni yüzyılda belirleyici bir bölgesel güç olarak yönetim sistemini tartışmalı ve yenilemelidir!

ÇÖZÜM SÜRECİ

Ülkemizin huzuruna yönelik her türlü tehdit ve terörün kaynağı artık tamamen kurutulmalıdır.

Ülkemizin ve insanımızın uzun yıllar enerjisini ve kaynaklarını tüketen teröre karşı ortaya konulan ‘çözüm iradesi’ni önemsiyoruz.

Artık Türkiye’nin kaynakları heba edilmemeli, anaların yürekleri dağlanmamalı, canlarımız toprağa verilmemelidir

Ülke ve bölge insanının huzur ve refah için barış süreci tıkanmamalı, yakalanan bu tarihî imkan ve fırsat heba edilmemeli,  doğru ve kalıcı bir şekilde sonuçlandırılmalıdır.

Kıymetli Misafirler,
Değerli Yol Arkadaşlarım,

Ülkemizin, Çalışma Hayatının ve İşkolumuzun önemli sorunlarına da başlıklar halinde değinmek istiyorum.

TAŞERON İŞÇİLİK

Ülkemizin ve Çalışma Hayatının en önemli sorunlarından birisi taşeron işçiliktir.

“Modern köleliğe” dönüşen taşeron işçilik kamu ve özel sektörde her geçen gün yaygınlaşmaktadır.

Örgütsüzlüğü, güvencesiz çalışmayı, kayıt dışını, kuralsızlığı tetikleyen, insan onuruna yaraşır iş yaşamını yok sayan, bir kasırgaya dönüşen  taşeronlaşma, Çalışma hayatının dengelerini bozmakta, ekonomik ve sosyal tahribata yol açmaktadır. Daha da vahimi; emekçilerin onur ve haysiyetleri rencide olmaktadır.

Tabloyu rakamlarla vermek gerekirse…

Ülkemizde 1 milyon 200 bin civarında taşeron şirketlerde işçi çalışmaktadır. Bunun 800 bin kadarı kamuda çalışmaktadır. Yerel yönetimlerde ise yaklaşık 400 bin taşeron şirket işçisi çalışmaktadır. Bu vahim tablonun bir an önce ıslah edilmesi gerekmektedir.

HİZMET-İŞ Sendikası olarak, 35. Kuruluş yıldönümümüz olan 24 Ocak 2014’te  “HAKKIN BİZE EMANET” temasıyla 81 ilden 5 bin taşeron işçisini Ankara’da buluşturduk.  Onları sahiplendik. “SENDİKA SENİ KORUR” sloganımızla onların umudu olduk.

Onlar için, Onlarla birlikte;

·    İş güvencemiz olsun istiyoruz!
·    Sağlıklı ve güvenli iş ortamımız olsun istiyoruz!
·    Emeğimizin karşılığını almak istiyoruz!
·    Yasal sürelerde çalışmak istiyoruz!
·    Onurumuza yaraşır bir iş yaşamı istiyoruz.
·    Toplu Sözleşmemiz olsun istiyoruz!
·    Kadrolarımız verilsin istiyoruz!

Diyerek haykırdık, mücadelemizi ve örgütlenmemizi yoğunlaştırdık.

“Bütün haklar mücadele ile alınır” gerçeğiyle, birlikte, tek yürek ve gövde olarak verdiğimiz mücadele sonunda;

·    Toplu İş Sözleşmesi yapma yolunu açtık.
·    Asıl işlerde taşeron çalıştırmayı engelledik.
·    İhalelerin en az üç yıl olarak yapılması şartı getirildi.
·    Kıdem tazminatlarına güvence getirildi.
·    Bugün itibariyle binlerce taşeron şirket çalışanı TİS sürecine dahil olmuştur.

HİZMET-İŞ, taşeron işçilerinin yuvası, sığınağı ve umudu olmaya devam edecektir.

Artık anlamalıyız ki, Taşeron şirketlerin yüreklerini ancak HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ insan yüreğine çevirebilir…

ÖRGÜTLENME

Ülkemizin demokratik göstergelerinden en önemlisi örgütlenmedir. Kimi işverenlerin hâlâ sendikal örgütlenmeyi kendilerine bir tehdit olarak görmeleri, işten çıkarmalarla tehdit etmeleri örgütlenmenin önünde en büyük engel olarak durmaktadır.

Emekçiler, işsizlerle terbiye edilemez…

7 Kasım 2013’te noter şartının kalkmasıyla birlikte örgütlenmenin önündeki önemli bir engel kalkmasına rağmen,  iş kolu barajı düşürülmesine rağmen, sendikalaşma tablosu, küresel dünyaya bölgesel bir güç olma yolundaki, Türkiye’ye yakışmamaktadır.

Son resmî verilere göre ülkemizde 13 milyon sigortalı çalışan bulunmaktadır. Bunların sadece 1 milyon 297 bin 464’ü sendikalıdır. Yâni çalışanların sadece % 9,85’i sendikalıdır. Geri kalan % 90 işçi sendikasız, örgütsüzdür.

Örgütlenme tablomuz böylesine vahimdir.

İşverenler artık küresel rekabet için sendikal örgütlenmenin zaruretini anlamalıdır. Çünkü sosyal barış ve iş barışı için işçi ve sendikalar işverene rakip değil, taraf da değildir. İş ve işyeri sorumluluğu taşıyan sosyal ORTAKLARDIR.

Bu sosyal ortaklık tek taraflı işleyen bir süreç değil;  bizim gibi işverenlerin de bu bilinçle hareket etmesi gerekmektedir.

Önemli bir sosyal bilimcinin tespitiyle; “Gelecek ve başarı zalimce sınıf kavgasını kışkırtanların değil, barışçıl yollarla anlaşan ve özellikle işçi haklarını tanıyanların olacaktır.”

Bu minvalde; yıllardır ülkemizin korku ve endişe günü olarak bilinçaltına yerleşen 1 Mayıs birlik, mücadele ve dayanışma günü’nü gerçek bir emekçi şölenine dönüştürdük.

“Alanlar kutsal değil, emek kutsaldır” diyerek İstanbul’da, Ankara’da, Karabük’te, Kayseri’de, Konya’da birlik, mücadele ve dayanışma gününde, Sorunlarımızı yüksek sesle haykırdık. Taleplerimizi, eleştirilerimizi yaptık. Ancak bunu, çatışmadan, barışçı ve uzlaşmacı bir dil kullanarak yaptık.

KIDEM TAZMİNATI

Çalışma hayatının önemli gündem maddelerinden birisi kuşkusuz Kıdem Tazminatıdır.

Kıdem tazminatı haklarımızın garanti edilmesini istiyoruz. Kıdem tazminatının kaldırılması, yok edilmesi, düşürülmesi gibi bir yaklaşımı asla kabul etmeyiz, edemeyiz.

HİZMET-İŞ olarak, Kıdem tazminatı konusunda yaşanan sorunları ortadan kaldıracak, kıdem tazminatını istisnasız her bir çalışan için güvence altına alacak, haksızlıkların, adaletsizliklerin olmadığı, uygulanabilir ve sürdürülebilir güçlü bir sistemin kurulmasını talep ediyoruz.

 İŞ KAZALARI

Ülkemizin son yıllarda yaşadığı ölümlü iş kazaları “İş Cinayetleri”ne dönüşmüştür.  Madenlerde, tersanelerde, şantiyelerde trajik bir şekilde hayatlarını kaybeden işçilerimizin iş sağlığı ve güvenlikleri hâlâ risk altındadır.

Bir daha böylesi facialar yaşanmaması için merkezine insanı koyan önlemler hayata geçirilmelidir.

Mevzuattan önce zihniyet değişimi gereklidir.

HAK-İŞ/HİZMET-İŞ olarak, “deniz olsam isyanım kıyılara vururdu” diyen Soma maden şehidimizin annesinin isyanını yüreğimizde hissediyoruz.

“Önce insan Önce emek” diyerek yola çıkan bizler “Bir avuç kömür için bir ömür verenler”i asla unutamayız! Onlar bizim canlarımızdır!

İnsan ve emeğini fütursuzca harcayan her türlü işveren, işletme, girişim ve mantaliteyi şiddetle kınıyoruz.

Değerli Yol Arkadaşlarım,
Kıymetli misafirler,

Sizlerle birlikte sendikal hareketin dinamizmini yükselterek, sendikal harekete “İLK”lerimizle yeni nefes getirdik.

·    “İmzamız işçinin kararıdır” diyerek Toplu İş sözleşmelerimizi,
·    “Eğitilmeyen öğütülür” diyerek Eğitim programlarımızı,
·  Kadın, Engelliler, Gençlik ve Kültür-Sanat komitelerimizle alan çalışmalarımızı,

Bir “okul” kimliğiyle sürekli hale getirdik ve Sendikacılığın yarınına dair fikir ve kadrolara yol açtık.

Sendikal hareketi klasik bir ücret sendikacılığının ötesine taşıyarak, üyelerimize karşı sosyal sorumluluklarımızı da unutmadık.

·    2006-2007 öğretim yılından başlayarak üyelerimizin Üniversitede okuyan çocuklarına Eğitim Yardımı yaptık. Bugüne kadar 33 bin 158 öğrencimiz bu yardımdan yararlandı.

·    Tüm üyelerimizi iş kazalarına karşı “Ferdi Kaza Sigortası”na kapsamına aldık.

Bu hizmetlerimize imkanlarımızı artırarak yenilerini ekleyeceğiz.

Kıymetli mücadele arkadaşlarım,
Yurtdışından gelerek bizleri onurlandıran değerli sendikacı dostlarım!

Sendikamız HİZMET-İŞ, HAK-İŞ üst kimliği altında Uluslararası emek hareketine verdiği değer ve katkılarla da tebarüz etmiştir.

Sendikamız bu bağlamda Uluslararası Kamu Hizmetleri Federasyonu (PSI) ve Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu (EPSU)’nun etkin ve saygın bir üyesi olarak her platformda katkı vermektedir.

Ayrıca; Orta doğu, Orta Asya, Kafkaslar, Balkanlar, Güneydoğu Avrupa ve Afrika’da faaliyet gösteren, 34 ülkede 41 sendika ile uluslararası emek dayanışmamızı sürdürüyoruz. Bu faaliyet dönemimizde 20 ülkeden 24 sendika ile yeni işbirliği anlaşmaları imzaladık.

İşbirliklerimizi sadece kağıt üzerinde bırakmıyoruz. Başta eğitim olmak üzere, birlikte yapacağımız projelerle daha da geliştirmeye çalışıyoruz.

Küresel sermayenin sınır tanımadığı bir dünyada küresel emek hareketinin de sınırları aşması gerektiğine inanıyoruz.

Biz:
·    İstanbul, Bursa, Kocaeli, Sakarya emekçileri kadar Saraybosna emekçilerinin,
·    Kayseri, Konya emekçileri kadar Bakü, Tiran, Üsküp emekçilerinin,
·    Trabzon ve Rize emekçileri kadar Bahreyn,  Asmara emekçilerinin,
·    Adana ve Antalya emekçileri kadar Bağdat ve Tahran emekçilerinin,
·    Gaziantep ve K.Maraş emekçileri kadar Priştina ve Lefkoşa emekçilerinin;

Sorunlarını sahipleniyor, küresel platformlarda çözüm yolları arıyoruz.

HİZMET-İŞ, Türkiye’nin tüm emekçileri kadar;

Lilongve, Novakşat, Abuja, İslamabad, Moskova, Kigali, Dakar, Mogadişu, Hartum, Dodoma ve Kampala emekçilerinin sorunlarını da sahipleniyor, ve küresel platformlarda çözüm yolları arıyoruz.

Çünkü biz, geleceğimizi birlikte kurmak zorunda olan misyon sendikalarıyız.

Bu misyon, bizim küresel bir emek ailesi olarak birlikteliğimizi gerektiriyor.

Bu genel kurulumuzdaki tablo, uluslararası emek hareketinin umudunu yansıtmaktadır.

Değerli arkadaşlarım,

Ülkemizin birçok sorununun çözümünde önemli adımlar atılmıştır.

Ülkemizin bugünü ve yarınına dair yapılan ekonomik ve sosyal katkıları önemsiyor ve takdir ediyoruz.

Ancak hâlâ ileri adımlar, hızlı ve kalıcı çözümler bekleyen sorunları vardır. Bu sorunları ve çözüm yollarını değişik platformlarda dile getiriyor ve takipçisi oluyoruz.

Yukarıda temas ettiğim sorunlar yanında;

İstihdam ve işsizlik,
Büyüme,
Gelir dağılımı adaletsizliği,
Kayıtdışı çalışma,
Çocuk işçiliği,
Dezavantajlı grupların istihdamı,
Örgütlenme

Konularında da bir an önce kalıcı çözümler ve sürdürülebilir tedbirler alınmasını talep etmekteyiz.

Kıymetli Yol Arkadaşlarım,

Sizlere, nasıl bir ülke tasavvur ettiğimizi, bir büyük bilgenin şu mısralarıyla ifadelendirmek istiyorum:

”Düşüncenin her korkudan azad olduğu bir ülke
Bir ülke ki, insanları dimdik
Dünya duvarlarla bölünmemiş,
Kelimeler gönlün derinliklerinden fışkırır,
Emek kemale uzatır kollarını,
Aklın ırmağı, alışkanlıkların karanlık ölümünde kuruyup gitmemiş.
Ne olurdu Allah’ım! Benim yurdum da böyle bir ülke olsa.”

Biz de diyoruz ki;

·    Gece aç yatanların olmadığı,
·    İşsizliğin intiharlara yol açmadığı,
·    Sokaklarında terör ve vahşetin yaşanmadığı,
·    İşletmelerde alın terinin gerçek hakkının verildiği,
·    İnsanların yarınlarından endişelerinin olmadığı,
·    Adil gelir dağılımı ve paylaşımın sağlandığı,
·    Asgari ücretin yaşanabilir bir düzeye çıkarıldığı,
·    İş cinayetlerinin olmadığı,
·    Kadına şiddetin olmadığı,
·    Hayatın engelliler için de yaşanabilir olduğu,
·    Oyun ve eğitim çağında çocukların fabrika ve sokaklarda emeklerinin sömürülmediği,
·    Örgütlenmenin kayıt dışı çalışma ile tehdit edilmediği,
·    Çalışanların özgürce örgütlenme haklarını kullandığı,
·    Emekçilerin taşeronların insafına bırakılmadığı,

Hâsılı; insanlarının mutlu ve huzurlu olduğu bir Türkiye için hep birlikte mücadele veriyoruz.

Bu mücadeleyi insan olma sorumluluğu gereği vermeye, Erdemli bir Sendikal inşa için sürdürmeye kararlıyız.

Çünkü varlık nedenimiz budur!
Yaşama sebebimiz budur!

Saygıdeğer dostlarım,

Sözlerimin burasında, misyonumuzun ve sorumluluğumuzun boyutlarını ifade eden, büyük fikir adamı Nurettin TOPÇU’nun şu anlamlı cümlelerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Diyor ki:

“Yarınki Türkiye’nin ve Yeni dünyanın kurucuları, yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, sabırlı ve azimli, lâkin gösterişsiz ve nümâyişsiz çalışan, ruh cephesinin işçileri olacaklardır. Bu ruh işçisinin ilk ve esaslı işi insan yetiştirmektir. Hünerleri hep fedakârlık olan bu insanlar, mükafatını da haklarının mücadelesini verdikleri insanlardan beklemeyecekler, sonsuzluğa sundukları eserin sesinin akislerini yine sonsuzluktan dinleyeceklerdir…

Onlarda Yûnus Yavuz’la birleşecek; Sinan Âkif’e uzanacaktır. Ve onların eseri olacak Yarınki Türkiye ve Yeni Dünya, millet için harcanan emek ve bin yıllık bir tarihi temellerin üstünde kurulacaktır. “

İşte biz bu sorumluluk idrakiyle diyoruz ki;

Tüm HAK-İŞ/HİZMET-İŞ emekçilerinin

Yaşanabilir bir Dünya için Erdemli Bir Sendikal İnşa mücadelesiyle,

Ülkemize,
Bölgemize ve
Küremize

Olan sorumluluklarımızın ağırlığıyla hareket ettik ve etmeye devam edeceğiz.

Selam olsun bu kutlu davanın bağlılarına!
Selam olsun bu kutlu mücadelede yer alanlara!
Selam olsun bu kutlu emaneti yarınlara taşıyacaklara!

Sizleri bu sevda ile kucaklıyorum,
Alkışlıyorum!

Ne mutlu bize ki;

Doğru zamanda,
Doğru emekçilerle,
Doğru yerde,
“Erdemli bir Sendikal inşa” hedefine koşuyoruz!

Şairin söylediği gibi;

“Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız!”

Alınları ışıldayan,
Gözleri ufukları tarayan
Yiğit mücadele arkadaşlarım!

İşkolunda zirveye ulaştık diye koşumuz bitmedi!

İstikamet üzere hüküm giydiğimiz bu uzun yolda, Türkiye zirvesine sizlerle birlikte, hep birlikte yürüyeceğiz!

Ulaşamadığımız, örgütlenmemiş ücra bir iş yeri varsa, o işyerindeki emekçilerin yarın bizden davacı olacağı bilincini taşıyoruz.

Bu öyle bir sorumluluktur ki; ancak dava derdi taşıyanların üstenebileceği bir misyondur!

Bu bir sevdadır!

“Ömür aziz değil, emek azizdir” diyen, büyük bilgenin izinde, ömrümüzü emeğimizle aziz kıldık!

Bu yolda hepimiz aynı rüyayı görüyoruz!

İnşallah sizlerin azim, irade, kararlılık ve adanmışlığıyla BU RÜYA HAKİKAT OLACAK!

Kıymetli Yol Arkadaşlarım,
Bizleri onurlandıran değerli sendikacı dostlarım!
Değerli Misafirler, 

Zirveye ulaşmak kadar, zirvede kalmak da bir o kadar zorlu ve meşakkatli bir uğraştır. Ben inanıyorum ki; bu genel kurulumuzdan alacağımız heyecan ve enerjiyle BİRLİK VE BÜTÜNLÜK RUHU içerisinde zirvenin de ötesindeki ufka bakacağız.

Unutmayalım ki, İstiklâl Şairimizin söylediği gibi;

“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez!
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez!”

Bu düşüncelerle, teşriflerinizden dolayı tekrar teşekkür ediyor, genel kurulumuzun ülkemize, tüm çalışanlara, HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ camiasına yeni ufuklar açmasını diliyor,

Hepinizi en kalbî sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.