Ana Sayfa » Haberler » ANTALYA BÜYÜKŞEHİR EMEKÇİLERİ NEZDİNDE TÜM EMEKÇİLERİN VE KAMUOYUNUN DİKKATİNE!

ANTALYA BÜYÜKŞEHİR EMEKÇİLERİ NEZDİNDE TÜM EMEKÇİLERİN VE KAMUOYUNUN DİKKATİNE!

ANTALYA BÜYÜKŞEHİR EMEKÇİLERİ NEZDİNDE TÜM EMEKÇİLERİN VE KAMUOYUNUN DİKKATİNE!

 

BELEDİYE-İŞ SENDİKASI

İŞÇİLERİ KÖR, HALKI SERSEM Mİ SANIYOR!

Sözde sendika Belediye-İş, baskı ve tehditlerle üyeliğe zorladığı emekçilere ve kamuoyuna açıkça yalan söylemektedir.

Antalya Büyükşehir Belediyesi emekçilerine reva gördüğü insanlık dışı uygulamalardan dolayı, onlarla yüz yüze görüşecek bir yüzü dahi kalmayan SÖZDE SENDİKA, emekçilere sosyal medya hesaplarından ulaşarak yalanlarına inandırmaya çalışmaktadır.

Malum sendika bazı belediye yönetimleriyle iş birliği içinde hareket ederek emekçiler üzerinde oluşturduğu sendikal baskıyı, İLKELİ SENDİKAL ANLAYIŞIN TEMİNATI HİZMET-İŞ SENDİKASINI hedef göstererek örtbas etmeye çalışmaktadır.

Sözde sendika Belediye-İş, 31 Mart 2019 seçimleri sonrası Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde göreve gelen yeni yönetimle işbirliği içerisinde hareket ederek, Büyükşehir’e bağlı Antalya Ulaşım A.Ş., ASAT Genel Müdürlüğü ve Antalya İnsan Kaynakları A.Ş. emekçilerine, emek tarihinin gördüğü en büyük zulümlerden birini yaşatmıştır. Bu zulüm hala artırılarak devam ettirilmektedir.

Antalya Büyükşehir emekçileri Sözde Sendika Belediye-İş’e üye olmaları için istifaya zorlanmış, fakat emekçi kardeşlerimiz, Belediye-İş’e üye olmanın acı sonuçlarını daha önce tecrübe ettikleri için baskılara direnmişlerdir.

Bu direnişin sonucunda yüzlerce Antalya Büyükşehir işçisi, haksız ve hukuksuz şekilde işten çıkarılmış, sürgüne gönderilerek ailelerinden koparılmıştır.

Antalya’da malum sendikanın destek ve telkinleriyle yapılan sürgünlere örnek vermek gerekirse;

Elmalı’da çalışan ve baskılara direnen üyelerimizin bir kısmı 262 km mesafedeki Akseki’ye, bir kısmı 181 km ötedeki Manavgat’a, bir kısmı 228 km uzaktaki Gazipaşa’ya, bir kısmı 133 km mesafedeki Kemer’e sürgün olarak gönderilmiştir.

Manavgat’da çalışan emekçiler kısım kısım 264 km uzaklıktaki Kaş’a, 133 km mesafedeki Korkuteli’ne, 216 km ötedeki Demre’ye, 120 km mesafedeki Kemer’e, 189 km mesafedeki Finike’ye, 172 km uzaklıktaki Kumluca’ya sürülmüştür.

Antalya merkezde çalışan emekçilerin bir kısmı 145 km uzaklıktaki Gündoğmuş’a, bir kısmı Demre’den 319 km uzaklıktaki Gazipaşa’ya sürgün edilmiştir.

Olmayan sendikacılıklarını geçtik; bu nasıl bir vicdansızlık, bu nasıl insanlıktır?

İşçiler bu zulmü hak edecek ne yaptı?

İŞLERİNDEN VE AİLELERİNDEN KOPARILMA PAHASINA DİRENEN BÜTÜN EMEKÇİLER SON DERECE İYİ BİLİYORLAR Kİ, SÖZDE SENDİKA BELEDİYE-İŞ’İN EMEKTEN, EMEKÇİDEN; HAKTAN, HUKUKTAN; MANEVİYATTAN VE İLKELİ OLMAKTAN YANA HİÇBİR KUTSALI YOKTUR.

Emekçinin bir kuruş hakkını alabilmek için dahi masada ve meydanlarda yılmadan mücadele etmeyi, bunun yanında milli ve manevi meselelerde devletin ve milletin yanında olmayı şiar edinmiş sendikamızı algı operasyonlarıyla itham etmeye çalışan sözde sendika, tarihi boyunca hiçbir zaman HİZMET-İŞ’in sahip olduğu necip anlayışa sahip olamamıştır.

Malum sendika, kendi ifadesiyle; “Antalya Büyükşehir emekçileri, 31 Mart 2019 yerel seçimleri gecesi Yüksek Seçim Kurulu’nun sonuçlarını dahi beklemeden Belediye-İş’e geçti” demektedir.

Bu yalana kim inanır!

Sözde sendika her zaman olduğu gibi emekçilerin aklıyla dalga geçmekte, sahip olduğu feraset ve basireti küçümsemektedir.

Doğrusu şudur:

Antalya İnsan Kaynakları A.Ş.’de çalışan 6 bin 772 emekçinin tamamına yakınının sendikamız üyesi olması nedeniyle, 1 Nisan 2019 tarihinde sendikamıza toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi verilmiştir.

Ancak Belediye yönetimi, sözde sendikanın telkin ve yönlendirmesiyle, toplu iş sözleşmesinin hiçbir aşamasına katılmamış, emekçilerin toplu iş sözleşmesiyle kazanacakları hak ve menfaatlerini, malum sendikanın çıkarlarına feda etmeyi tercih etmiştir.

Belediye yönetiminin emekçilerin haklarını iyileştirmemesi ve olumsuz tutumundan dolayı, hakların alınabilmesi için GREVE GİDİLMEK MECBURİYETİNDE KALINMIŞTIR.

Sözde sendika Belediye-İş, bu süreçte işverenle işbirliği halinde hareket ederek baskı ve tehditlerle üyelerimizi istifaya zorlayarak, emekçilerin en büyük yasal gücü olan grevi etkisizleştirme çabasına girmiştir.

Bu amaçla yapılan baskı ve tehditler artarak devam etmektedir.

Belediye-İş’in bu tavrı ne bizleri ne de emekçileri şaşırtmamıştır. Çünkü sözde sendikanın geçmişi benzer örneklerle doludur.

Bu ülkenin emekçileri Belediye-İş’in sözde sendikacılığını çok gördü, çok şahit oldu.

1998 yılında Ankara Büyükşehir Belediye’sinde binlerce emekçinin hak ve menfaatlerinin iyileştirilmesi için sendikamız tarafından grev uygulamasına gidilmişti. Malum sendika bu gün olduğu gibi o dönemde de yine işverenle hareket ederek grevi etkisizleştirmeye çalışmıştı. Ankara Büyükşehir Belediyesi yönetimi malum sendikanın yöneticilerini ve Noteri işyerine çağırarak 6 bin üyemizi sözde Belediye-İş’e zorla üye kaydettirdiler.

Haklarına sahip çıkarak üye olmamakta direnen üyemiz emekçilere toplu sözleşmeden kaynaklanan hakları verilmedi, mesaileri ödenmedi, pek çoğu sürgüne gönderildi.

Peki, ne uğruna!?

İşçiler zorla üye yapıldıktan sonra ne sözde Belediye-İş’in yöneticilerini görebildiler, ne de imzalanan toplu iş sözleşmelerinden haberdar olabildiler.

Sözde sendika kazanırken emekçiler kaybetti.

Antalya’da yapılmaya çalışılan işte budur.

Antalya Büyükşehir Emekçileri, sözde sendika ve belediye yönetiminin tüm baskı ve tehditlerine rağmen, haklı grevlerini 26 Temmuz 2019’dan bu yana kararlılıkla sürdürmektedir.

Malum sendika ise sosyal medyadan gönderdiği mesajlarla grevi itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır.

Sendikacılık iddiasında olan bir yapının, emekçilerin hak mücadelesini yok sayması, sendikacılığın düşmüş olduğu en dip noktadır.

Sözde Sendika Belediye İş, taşeron emekçilerinin kadro mücadelesinde de yer almamış, kadro verilebileceğine inanmamış ve bugün grevi küçümsediği gibi emek hareketinin en önemli mücadelelerinden kadro mücadelesini de küçümsemiştir.

İşte bugün Antalya’da, yüz yüze gelemediği için baskı ve tehditle üye yapmaya çalıştığı emekçiler, HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ’in 17 yıl kararlılıkla sürdürdüğü mücadele neticesinde, belediyenin şirketinde sürekli işçi statüsüne geçen emekçilerdir.

Malum sendika, Anayasal haklarını kullanan grevdeki işte bu emekçileri 18 aydır sözleşmesiz bırakarak hak kayıplarına yol açmıştır.

Sözde sendika bir taraftan işçilerin özgür iradesini hiçe sayarken diğer taraftan, sosyal medya üzerinden işçilerin demokratik tercihine saygı duyun naraları atıyor.

Sözde sendikaya sesleniyoruz:

Hangi demokratik tercihten bahsediyorsunuz?

31 Mart seçimleri sonrası belediyelerde 30 bin işçi işten çıkarılırken, üç maymunu oynama tercihinizden mi?

Bolu Belediyesi’nde 97 emekçi işinden ve ekmeğinden uzaklaştırıldığında işverenden yana kullandığınız tercihinizden mi?

1998 yılında Ankara Büyükşehir işçilerinin zoraki üyeliğinden mi?

Malum sendika, bizi Antalya ve İstanbul Büyükşehir’de toplu iş sözleşme sürecini tıkamakla itham ediyor.

Allah’tan korkmuyorsanız EMEKÇİDEN UTANIN!

HİZMET-İŞ, İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştirakleri ile İETT Genel Müdürlüğü ve bağlı işyerlerinde örgütlenme çalışmalarını tamamlayıp çoğunluğu sağlayarak, 4 Kasım 2019 tarihinde Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yetki tespiti için başvuru yapmıştır. Bakanlığın ‘22 Eylül 2020 tarihli Yetki Tespiti’ yazısıyla, İBB iştiraklerinde yasanın aradığı gerekli çoğunluğu sağlayarak 15 bin İBB emekçisinin 7 bin 700’ünün HİZMET-İŞ üyesi olduğu resmileşmiş ve toplu sözleşme yapma yetki sendikamıza verilmiştir.

BELEDİYE-İŞ SIRF KENDİSİ YETKİ ALAMADIĞI İÇİN YETKİMİZE İTİRAZ EDEREK, KENDİSİNİ TERCİH ETMEYEN EMEKÇİLERİ CEZALANDIRMA YOLUNA GİTMİŞ, BİNLERCE EMEKÇİYİ BİLE BİLE MAĞDURİYETE SÜRÜKLEMİŞTİR.

Resmi belgeler ortadadır. Kayıtlar şeffaf bir biçimde önümüzde dururken yetkiye itiraz etmenin kötü niyetli olduğu açıktır.

Hâlbuki bu malum sendika, örgütlenme döneminde yetki tespitine itiraz etmeyeceğine dair kamuoyu önünde söz vermişti.

SÖZ NAMUS DEĞİL MİDİR?

İBB’de yetki tespitine itiraz ederek toplu iş sözleşmesi sürecini geciktiren malum yapının, toplu iş sözleşmesi sürecini sendikamızın tıkadığını iddia etmesi, yalancılık ve yüzsüzlükle dahi açıklanamayacak vahim bir durumdur.

Baskı ve tehditlerle örgütlenme, grev kırıcılık, haksız itirazlarla toplu iş sözleşme süreçlerini uzatma, sözde sendika Belediye-İş’in rutin tavrıdır.

Kötü niyetli yetki itirazlarıyla işçileri mağdur ettiği için Yargıtay tarafından para cezasına mahkûm edilen Belediye-İş’in bu kötü niyeti, yargı kararıyla tescil edilmiştir.

Malum yapı emekçide karşılık bulamamakta, her geçen gün kan kaybetmektedir.

Başarısızlığına kılıf arayan malum yapının yalan ve iftiralarla başkalarına saldırması, alışkanlığındandır.

Sözde sendikanın hazımsızlığı o denli artmıştır ki, bu kez, devletin kurumlarına ve en önemlisi, bağımsız Türk Mahkemelerine dahi ağır iftira ve ithamlarda bulunma hezeyanına girmiştir.

HAKSIZ OLARAK TALEP ETTİĞİ ŞEYLERİ ELDE EDEMEYİNCE TÜM MUHATAPLARINI VE DEVLETİN TEMEL ORGANLARINI İTHAM EDEN MALUM SENDİKA, VAKTİNİ ALGILARA VE İTHAMLARA AYIRMAK YERİNE EMEKÇİLERE AYIRMALIDIR.

BİZLER İNANIYORUZ Kİ TÜM SÜREÇLER BİTTİĞİNDE, ALGI OLUŞTURANLAR, MANİPÜLE EDENLER, EMEKÇİNİN FERASETİNİ VE BASİRETİNİ HAFİFE ALANLAR DEĞİL;

HAKLI OLAN BİZLER KAZANACAĞIZ,

EMEKÇİLER KAZANACAK.

Emekçi Kardeşlerimize ve Kamuoyuna Saygıyla…