HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, “HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, 45 yıllık onurlu tarihimizde olduğu gibi bugün de darbe, muhtıra ve başka kılıflara bürünmüş antidemokratik müdahaleleri reddediyoruz. 28 Şubat Postmodern darbesinin 24. Yıldönümünde bütün antidemokratik müdahaleleri nefretle anıyoruz” dedi.
Arslan, HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ’in, bütün antidemokratik süreçlerde olduğu gibi 28 Şubat sürecinde de milli iradeden yana tavır aldığını, Türk demokrasisi ve sendikal hareketinin onurunu korumak için bedeller ödediğini söyledi.
Arslan, 28 Şubat Postmodern Darbesi’nin 24. yıldönümü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada şu değerlendirmelerde bulundu:
“HAK-İŞ Konfederasyonu olarak, 28 Şubat Postmodern darbesinin 24. Yıldönümünde bütün antidemokratik müdahaleleri nefret anıyoruz. HAK-İŞ olarak, 45 yıllık onurlu tarihimizde olduğu gibi bugün de darbe, muhtıra ve başka kılıflara bürünmüş antidemokratik müdahaleleri reddediyoruz. Bu tür yollara tevessül edenleri şiddetle kınıyoruz.
28 Şubat, Türk demokrasi tarihine bu ülkenin gerçek sahiplerinin tasfiye edilmeye çalışıldığı bir süreç olarak kara bir leke olarak geçmiştir. İnsan onuru ve haysiyetinin ayaklar altına alındığı bir süreç bütün dünyanın gözleri önünde yaşanmıştır. Başörtülerinden dolayı üniversite kampüslerine alınmayan, coplanan, yerlerde sürüklenen, ikna odalarına alınan kız öğrencilerin, kendi ülkelerinde eğitim hakkı ellerinden alınmıştır. Kadınların başörtülerinden dolayı kamuda çalışma hakkı ellerinden alınmış, ehliyet ve pasaport dahi verilmemiştir.
28 Şubat “postmodern” darbesinin üzerinden uzun yıllar geçtikten sonra da olsa sorumluların yargılanması, Türkiye demokrasi tarihi ve darbelerle hesaplaşma açısından önemli bir girişim olmuştur. Ancak yaşanan bunca insan hakkı ihlalleri, bunca acı ve gözyaşının hesabının tam olarak sorulamadığı endişesini taşıyoruz.
28 Şubat Post Modern Darbesinin, medya, iş dünyası, sivil Bürokrasi ve yargı ayağından da hukuk önünde hesap sorulması, 28 Şubat sürecinin tüm boyutlarıyla hesaplaşılması için hukuki bir gerekliliktir.
Çünkü dünyanın gözleri önünde yaşanan ve insanlık onurunu ayaklar altına alan bu utanç verici duruma maalesef bir kısım sivil toplum örgütleri sessiz kalmış, hatta bu sürecin taşeronluğunu yapmıştır. Bazı sivil toplum örgütleri yine kendi deyimleriyle oluşturdukları “Beşli Çete” ile üyeleri olan işverenlere, esnafa ve emekçilere ihanet etmiştir. O dönemde hükümeti yıkma görevi üstlenen medya örgütlerinden iş dünyasına, meslek kuruluşlarından işçi örgütlerine, yargı mensuplarından üniversite mensuplarına ve siyasetçilere kadar süreçte aktif olarak rol alanlar hala sorgulanmamıştır. Türkiye’de kimsenin darbenin adını ağzına dahi almaması için, 28 Şubat tüm bağlantıları ile açığa çıkarılmalıdır.
HAK-İŞ Konfederasyonu, kurulduğu günden beri yerli ve milli duruşundan taviz vermeden, darbelere, olağanüstü dönemlere, demokrasiye yönelik bütün müdahalelere karşı demokrasiden, milli iradeden, haktan, halktan ve özgürlükten yana tavır almıştır. 28 Şubat sürecinde de milli iradeden yana tavır almış, Türk demokrasisi ve sendikal hareketinin onurunu kurtarmıştır. HAK-İŞ, 28 Şubat sürecinde demokrasiden yana göstermiş olduğu tavırdan dolayı ağır bedeller de ödemiştir. Aynı ağır bedelleri 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi de millet iradesinden yana tavır aldığı ve duruşundan vazgeçmediği için de ödemiştir.
Türkiye’de demokrasinin askıya alındığı bütün süreçler çalışanların ve emekçilerin zarar görmesine neden olmuştur. Bu nedenle nereden gelirse gelsin her türlü darbeye ve başka kılıflara bürünmüş antidemokratik müdahalelere karşı olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz. 15 Temmuz Hain darbe girişimine karşı tankların, tüfeklerin ve silahların karşısında göğsünü siper eden kahraman halkımız, bundan sonra da hiçbir darbe girişimine müsaade etmeyecektir.”