Seminer, 17-20 Şubat 2015 tarihlerinde Bursa – İnegöl’de gerçekleştirildi.
İstanbul 7 No’lu Şubemize yönelik Eğitim Seminerimiz Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart’ın koordinatörlüğünde 17-20 Şubat 2015 tarihlerinde Bursa İnegöl’e bağlı Oylat’ta gerçekleştirildi.
Eğitim Seminerimize Konfederasyonumuz HAK-İŞ ve Sendikamız HİZMET-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart, İstanbul 7 No’lu Şube Başkanımız Hüseyin Topçu, şubemize bağlı işyeri temsilcilerimiz ile Kadın, Gençlik, Kültür-Sanat ve Engelliler Şube Komite Başkanlarımız katıldı.
Eğitim Semeri programının açılış konuşmasını yapan Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart, Hizmet-İş Sendikamızın büyük bir sendika olduğunu ve büyük, güçlü ve etkin olmanın eğitimli olmayı gerektirdiğini belirterek şöyle konuştu: “Eğitim, sendikamızın örgütlenme ve toplu iş sözleşmeleriyle birlikte temel faaliyetlerinden birisidir. Bir faaliyet dönemi boyunca tüm şube yöneticilerimizi, temsilcilerimizi ve komitelerimizi eğitim programlarına tabi tutuyoruz. Onların daha bilgili, birikimli ve donanımlı olmaları için her türlü imkanı hazırlıyoruz. Eğitimlerimizden amacımız; bilgi çağının işçilerini yetiştirebilmek, onların sendikamız mensupları olarak kimlik ve aidiyet duygularını yükseltmek ve yasal mevzuatlar konusunda donanımlı kılmaktır. Sendikamız sadece üyelerine değil, üyelerimizin üniversitede okuyan çocuklarına da Eğitim Yardımı yapmaktadır. Çünkü bizim “büyük bir aile” olma iddiamızın göstergelerinden birisi olan bu uygulamamızı bu yıl da sürdürüyoruz. Ayrıca tüm üyelerimizi ferdi kaza sigortası yaptırmakla onlara olan görevlerimizi yerine getirmeye çalışıyoruz.”
“HAK-İŞ YENİ BİR SENDİKAL İNŞAYI GERÇEKLEŞTİRİYOR!”
Seminerde katılımcılara hitap eden Konfederasyonumuz Hak-İş ve Sendikamız Hizmet-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Hizmet-İş’in diğer sendikalardan farkının ne olduğu bilinmezse yeni bir sendikal inşanın ne anlama geldiğinin bilinemeyeceğine dikkat çekti. 1979 yılında Adıyaman’da kurulan Hizmet-iş’in işçi hareketine yeni bir soluk getirmeye çalıştığını vurgulayan Arslan, o dönemde çok parçalı bir yapı arz eden çalışma hayatında henüz olgunlaşmamış sendikacılık deneyimlerinin aksine yeni bir sendikal inşa çabasına denk düşen bir hareketin bugünlere geldiğini ve kendini iyice geliştirdiğini, sendikal harekete yeni bir soluk kattığını belirtti.
“Hizmet-İş klasik, bildik bir sendikal kültürden gelmiyor. Hak-İş bünyesinde çıkılan uzun soluklu yolda sendikal referanslarını referanslarını tarih, coğrafya ve medeniyet dünyamızdan beslenerek ete kemiğe büründüren, Hak-İş’i de var eden inanç ve değerlerimizi ete kemiğe büründürmeye çalışıyor. Batı’da kapitalizmin vahşetine, sadece kâra endeksli bir sistemin insani olmayan, insanı araç olarak kabul eden bir üretim biçimine karşı emekçilerin haklı itirazı üzerine ortaya çıkan sendikal hareket özellikle Batıda sol, sosyalist bir ideoloji ile harmanlanarak gelişti; 21. Yüzyıla girerken bu tablo büyük değişimler geçirdi. Biz Hak-İş olarak özellikle Batı’daki sendikal hareketi önemiyor; ama yeterli bulmuyoruz. Çünkü Hak-İş yerli değerlerle bir sendikal model inşa etme düşüncesinin ürünüdür. Biz Medeniyetler buluşmasından küresel sendikal inşaya diyoruz. Bunun temeli de hak, adalet olsun istiyoruz. Dolayısıyla Batı’daki sendikalardan kopmadan kendi tarihsel tecrübelerimizden yola çıkarak yeni bir sendikal anlayışı oluşturmamız gerekiyor. Bu yönüyle mevcut sendikal tutuma da bir itiraz teşkil ediyor. Gerek Türkiye’de gerek ITUC ve ETUC gibi uluslar arası sendikaların temsil edildiği platformlarda Hak-İş yadsınmaya çalışılıyor.”
Konuşmalarının devamında Arslan, Hak-İş’in ve Hizmet-İş’İn çatışmanın dilini kullanmamaya özellikle hassasiyet gösterdiklerini belirterek 50 yıl öncesinin arkaik söylemleriyle bir yere varılamayacağının ve kimseye fayda getirmeyeceğinin artık anlaşılması gerektiğini vurguladı. “Hak-İş bir inanmışlık, medeniyet duruşudur. İddialarımızın arkasında bir medeniyet inşası vardır. Bu sendikal inşada çatışma yerine uzlaşma, birbirimizi yenmek yerine, dayanışma vardır. Bugün işçi işveren ilişkilerini birlikte inşa edelim derken sosyal ortak olmaktan bahsediyoruz ve herhangi bir kompleksimiz yok. Dünya da bu yönde adımlar atıyor. Bizim 40 yıl önce söylediğimizi 21. Yüzyıla girerken Batı da dillendirmeye başladı. 40 yıllık mücadelemizde işçi işveren ilişkilerinde geleceği birlikte inşa etmek için mücadele ettik, ediyoruz. Var olan sendikacılık bizi ifade etmiyor ve işçi işveren ilişkilerini de geriyor. Onun için bizim yeni şeyler üretmemiz bir zaruretten kaynaklanmaktadır. Kendi kültür kodlarımızı, birikimlerimizi, ne varsa bu topraklarda buradan yararlanıp aynı zamanda evrensel değerli de içine katan, mücadeleyi mazlumdan yana yapan yeni bir sendikal anlayışı inşa etme çabası içerisindeyiz.”
“KIDEM TAZMİNATLARININ GÜVENCE ALTINA ALINMASINI İSTİYORUZ”
Özel sektörde çalışanların yüzde 95’inin kıdem tazminatını alamadığını belirten Arslan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kamu çalışanlarında bu konuda çok fazla sorun yaşanmıyorken özel sektörde çalışanların yüzde 95’inin kıdem tazminatlarını alamıyor. 2013’de bir yıl içerisinde bir yıldan az çalışanların sayısı 12 milyon. Kıdem tazminatını vermemek için işverenler işçiyi 11 ay çalıştırıp çıkartıyorlar. Biz diyoruz ki, özelde de kamuda da kıdem tazminatını güvence altına alalım. Bu da ancak bir fonda toplanması ile mümkün olur. Biz bu fonun devlet güvencesinde olmasını istiyoruz. Finansal kaynağının da 30 günlük ücretin altında olmamasını savunuyoruz. Kıdem tazminatının herkes tarafından güvence altına alındığı bir modeli tartışalım istiyoruz. Diğerlerine soruyoruz: Bu sorunu nasıl çözeceğiz? Cevap yok.”
Eğitim Seminerinde Genel Başkan Danışmanımız Yahya Düzenli “Kilmlik ve Temsil Kültürü” konulu sunum yaptı.
Sendikamız Hukuk Müşaviri Av. Oğuz Aksoy da yıllık izin hakları, kıdem tazminatı, işyeri değişikliği, işe iade davaları, toplu iş sözleşmesi süreçleri, emeklilik hakkı ve çalışma hayatıyla ilgili kanuni düzenlemeleri anlattı.
Eğitim semineri katılım belgelerinin takdimi ve toplum fotoğraf çekimiyle son buldu.