Seminer, 10-11 Şubat 2015 tarihlerinde Bursa – İnegöl’e bağlı Oylat’ta gerçekleştirildi.
İstanbul 6 No’lu Şubemize yönelik Eğitim Seminerimiz Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart’ın koordinatörlüğünde, 10-11 Şubat 2015 tarihlerinde Bursa – İnegöl’e bağlı Oylat’ta gerçekleştirildi.
Eğitim Seminerine Sendikamız HİZMET-İŞ ve Konfederasyonumuz HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart, İstanbul 6 No’lu Şube Başkanımız Serdar Cafer Özkul, şubeye bağlı sendika işyeri temsilcilerimiz ile Kadın, Gençlik, Kültür-Sanat ve Engeliler şube komite başkanları katıldı.
KART: “BÜYÜK VE GÜÇLÜ OLMAK EĞİTİMLİ OLMAYI GEREKTİRİR”
Eğitim Seminerinin açılış konuşmasını Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart yaptı.
Hizmet-İş sendikamızın büyük bir sendika olduğunu ve büyük, güçlü ve etkin olmanın eğitimli olmayı gerektirdiğini belirten Kart, şöyle konuştu: “Türkiye’de 142 sendika var. Mevcut durumu koruyarak ilerletmek için teşkilat mensuplarımız ve bilhassa işyeri sendika temsilcilerimiz diğer sendikaların temsilcilerinden bir adım önde olmak zorundadır. Kanun ve mevzuatı iyi bilmeli, kendilerine yöneltilen soruları cevaplayabilmelidir. Aksi halde temsilci olmanın bir anlamı yoktur” dedi.
Türkiye’de sendikacılığın geçmişten gelen olumsuz bir imaja sahip olduğunu ve bunun düzeltilmesi için de yoğun çaba gösterdiklerini ifade eden Kart, “Eğitim seminerlerimizde bu hususu da dikkate alarak konular belirliyoruz. Bizi diğerlerinden ayıran değerlerimizi öne çıkarıyor, ideolojiden uzak, yerli ve milli bir sendikal anlayışı hakim kılmaya çalışıyoruz” dedi.
ARSLAN: “YENİ BİR SENDİKAL SENTEZE İHTİYACIMIZ VAR”
Seminerde katılımcılara hitap eden Sendikamız HİZMET-İŞ ve Konfederasyonumuz HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, “HAK-İŞ klasik, bildik bir sendikal kültürden gelmiyor. Biz, sendikacılığımızı tarihimiz, coğrafyamız ve medeniyet dünyamızdan beslenerek ete kemiğe büründürmeye çalışıyoruz. HAK-İŞ’i var eden bizim inançlarımız, değerlerimizdir. İsmimiz de buradan kaynaklanmaktadır. Hakkın olmadığı yerde adaletsizlik, zulüm, haksızlık vardır” dedi.
Batı kültürünün temelinin çatışmaya dayandığını ve bilhassa kapitalizmin gelişmesiyle birlikte yaşanan sömürü, emek istismarı ve adaletsizliğe karşı isyanın neticesinde sendikal hareketin doğduğunu kaydeden Arslan, şöyle konuştu: “HAK-İŞ olarak batıdaki sendikal hareketi önemsiyor, ama yeterli görmüyoruz. HAK-İŞ Batıdaki sendikalara benzemiyor. Ayrı bir yerde duruyor. HAK İŞ, yerli değerlerle bir sendikal model inşa etme düşüncesinin ürünüdür. Biz Medeniyetler buluşmasından küresel sendikal inşaya diyoruz. Bunun temeli de hak, adalet olsun istiyoruz. Onun için çabalarımız var. Batıdaki sendikalardan kopmadan, kendi tarihsel tecrübemizden yola çıkarak yeni bir sendikal anlayışı oluşturmamız gerekiyor. Türkiye’nin geleceği için bu önemlidir. Bizim inanç değerlerimizin toplumsal hayatta karşılık bulması için bu önemlidir. “
“HAK-İŞ çatışma dilini kullanmamaya hassasiyet göstermektedir. Biz Sendikal hareketi erdemliler hareketi olarak görüyoruz. Bu hareketin ilk örneğini Hz. Peygamber’de görüyoruz. Bu, Mekke’de yaşanan kaosa karşı oluşturulan, Mekke’ye gelen hangi grup olursa olsun, herkesin can, mal, ırz emniyetini güvence altına almak ve savunmak için kurulmuş bir örgüt olan Hılf-ül Fudul’dur. Bugünkü anlamda erdemliler hareketi. Bu hareketin temel kriteri zulme karşı mazlumun yanında yer almaktır. Yine tarihimizdeki bir diğer örgüt Ahiliktir. Sadece bir esnaf örgütü değil, bir emek örgütüdür. İşçi-işveren ilişkilerinin, iş ahlakının, iş barışının gerçekleştirildiği bir örgüttür. Bu büyük bir mirastır. Biz hakları korumayı bir görev, ödev, hayırlı bir iş olarak görüyoruz. Bizim varlık nedenlerimizden birisi adaleti tesis etmektir. Bize ihtiyaç duyan herkese karşı bizim yapmamız gereken görevler vardır. Bizim, işverenleri de bir çizgiye çekmek gibi bir görevimiz de var. 40 yıllık yolculuğumuzda işçi-işveren ilişkilerinde geleceği birlikte inşa etmek için mücadele ettik, ediyoruz. Hz. Mevlana diyor ki; “Biz bir pergel gibiyiz. Sabit ayağı bizim inançlarımızda sabit durur. Hareketli ayağıyla yetmiş iki milleti gezeriz” diyor. Kendi kültür kodlarımızı, birikimlerimizi, ne varsa bu topraklarda buradan yararlanıp aynı zamanda evrensel değerleri de içine katan yeni bir sendikal anlayışı inşa etmemiz gerekiyor. Var olan sendikacılık bizi ifade etmiyor. İşçi-İşveren ilişkilerini daha da geriyor. Onun için bizim yeni şeyler üretmemiz gerekiyor. İşverenlerin de bu konuda çaba göstermesi gerekiyor. Kendi kültürümüzden yola çıkarak yeni bir sendikal senteze ihtiyacımız var.”
“HAK-İŞ 1 MAYIS’I KONYA’DA KUTLAYACAK”
1 Mayıs İşçi Bayramının da yine batıdaki sömürü kültürüne olan isyanın bir sonucu olarak ortaya çıktığını ve HAK-İŞ’in 1 Mayıs’ı sahiplenmesinin kimi örgütleri rahatsız ettiğini ifade eden Genel Başkanımız Mahmut Arslan, “1 Mayıs Bizim için mazlumların zalimlere karşı direnişinin günüdür. Birlik, mücadele, dayanışma gününü her yıl kutluyoruz. 1 Mayıs’a uzak duramayız. Sahiplenmemiz gerekiyor. Bu bir süreçtir. 1980’li yıllarda pankart tutacak arkadaş bulamıyorduk. Bugün meydanları dolduruyoruz. Büyük şehirlerde her yıl alternatif kutlamalar yapacak gücümüz var. Bu sene 1 Mayıs’ı Konya’da kutlayacağız” diye konuştu.
“HAK-İŞ BÜYÜK BİR DAVANIN TAŞIYICISIDIR”
Türkiye’de 13 milyon sigortalı çalışanın bulunduğunu ancak, sadece 1 milyona yakınının sendikalı olduğunu belirten Arslan, genel işler işkolunda 800 bin işçinin çalıştığını ve 600 bininin sendikasız olduğunu söyledi.
HAK-İŞ’in büyük bir davanın taşıyıcısı olduğunu ve mevcut üye sayısının yeterli olmadığını ifade eden Arslan, “Ülkemizin, bölgemizin ve küremizin bütün mazlumlarının HAK-İŞ’ten alacağı var. Haksızlığa uğramışların, mağdurların, hakları elinden alınmışların bizden alacakları var. Bizim sadece üyelerimize değil, tüm emekçilere borcumuz var. Çünkü biz bir davanın mensuplarıyız. Bu değerlerin bize yüklediği sorumluluklar var. Bunun için de güçlü olmamız gerekiyor. Başta taşeron emekçileri olmak üzere sendikasız emekçiler, güvencesiz ve endişeliler. Onların bizim üzerimizde hakları var. Onların haklarını da düşünmemiz gerekiyor. Onları da bir kısım işverenlerin insafına terketmemek gerekiyor” diye konuştu.
“TÜM ÇALIŞANLARIN KIDEM TAZMİNATLARINI GÜVENCE ALTINA ALAN BİR FON İSTİYORUZ”
Özel sektörde çalışanların yüzde 95’inin kıdem tazminatını alamadığını belirten Arslan, şöyle konuştu: “Kamu çalışanlarında bir sorun yok, ama özel sektör çalışanları kıdem tazminatlarını alamıyorlar. 2013’de bir yıl içerisinde bir yıldan az çalışanların sayısı 12 milyon. Kıdem tazminatını vermemek için İşverenler 11 ay çalıştırıp çıkartıyorlar. Biz diyoruz ki; özel de de kamuda da kıdem tazminatını güvence altına alınmalı. Bu da ancak bir fonla yapılabilir. Biz bu fonun devlet güvencesinde olmasını istiyoruz. Finansal kaynağının da 30 günlük ücretinin altında olmamasını savunuyoruz. Diğerlerine soruyoruz: Bu sorunu nasıl çözeceğiz? Cevap yok. Kıdem Tazminatının herkes tarafından güvence altına alındığı bir modeli tartışalım istiyoruz.”
Eğitim Seminerinde Genel Başkan Danışmanımız Yahya Düzenli “Kimlik ve Temsil Kültürü” konulu sunum yaptı.
Sendikamız Hukuk Müşaviri Av. Oğuz Aksoy da yıllık izin hakları, kıdem tazminatı, işyeri değişikliği, işe iade davaları, toplu iş sözleşmesi süreçleri, emeklilik hakkı ve çalışma hayatıyla ilgili yeni kanuni düzenlemeleri anlattı.
Eğitim semineri katılım belgelerinin takdimi ve toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.