Ana Sayfa » Faaliyetlerimiz » Dış İlişkiler » Güvencesizlik ve Örgütlenme Deneyimleri Sempozyumuna Katıldık

Güvencesizlik ve Örgütlenme Deneyimleri Sempozyumuna Katıldık

PSI tarafından tertiplenen “Güvencesizlik ve Örgütlenme Deneyimleri Sempozyumu”,  Ankara’da yapıldı.

PSI (Kamu Hizmetleri Enternasyoneli) Türkiye Sendikaları (BELEDİYE İŞ – BES – DEV SAĞLIK İŞ – ESM – GENEL İŞ – HARB İŞ – HİZMET İŞ – SES – TÜM BEL SEN – YAPI YOL SEN – YOL İŞ) tarafından tertiplenen “Güvencesizlik ve Örgütlenme Deneyimleri Sempozyumu”, 9 Ocak 2015 tarihinde Ankara’da Belediye-İş Sendikası Toplantı Salonu’nda yapıldı.

Sendikamız HİZMET-İŞ’ten Ankara 1 Nolu Şube Başkanımız Raşit Şahin, Ankara 4 Nolu Şube Başkanımız Celal Yıldız, Ankara 1 ve 4 Nolu Şube Başkanlığımız Yöneticileri, Hukuk Müşavirlerimizden Av. Mehmet Ali Kayabaşı ve Dış İlişkiler Uzmanlarımızdan Recep Atar ile üyelerimiz katıldı.

Sempozyumda, Mamak Belediye şirketlerinde çalışan taşeron işçileri örgütlenme deneyimini aktaran Ankara 4 Nolu Şube Başkanı Yıldız Sendikamız HİZMET-İŞ’in HAK-İŞ ile birlikte gerçekleştirdiği “Taşeron İşçisi Gerçeği Araştırması” ile “HAKKIN BİZE EMANET-SENİ SENDİKA KORUR” temalı örgütlenme kampanyamız hakkında bilgi verdi.

Proje Koordinatörü Rıfat Başer Çelebi’nin açılış konuşması ile başlayan toplantıda, güvencesiz çalışma modelleri ve başarılı örgütlenme deneyimleri paylaşıldı.

Projenin içeriği, hedefleri ve faaliyetleri hakkında bilgi veren Proje Koordinatörü Çelebi, uluslararası alanda rekabette edebileceğin alanda üret – sat anlayışının bir sonucu olarak taşeron sisteminin doğduğunu ve giderek yaygınlaştığını ifade ederek sempozyumun öğleden sonraki oturumunda taşeron örgütlenmesinde başarılı örneklerin paylaşılacağını ifade etti.

Sempozyuma ev sahipliği yapan Belediye-İş Sendikası Genel Başkanı Nihat Yurdakul, selamlama konuşmasında sempozyuma başarılar diledi.

Belediye-İş Sendikası Eğitim Uzmanı Mehmet Ali Candan’ın moderatörlüğündeki birinci oturumda Doç. Dr. Şebnem Oğuz “Güvencesizleşmenin Toplumsal-Sınıfsal Dinamikleri”, Dr. Murat Özveri, “Güvencesizleşmenin Hukuki Dayanakları” ve Prof. Dr. Yüksek Akkaya “Güvencesizliğe Karşı Sendikal Politikalar” başlıklı sunum yaptılar.

Belediye-İş Sendikası Eğitim Uzmanı Mehmet Ali Candan, işyerlerini ziyaret ederek taşeron işçilerin sorunları ve taleplerini öğrenmeye çaba gösterdikleri söyledi.

Belediyelerde, sağlık hizmetlerinde ve inşaat sektöründe yoğun şekilde çalışan taşeron işçilerin kendileri üzerinde kurulan sömürü çarkının farkında olduğunu ancak baş etme gücünün olmadığını ifade eden Candan, sözü Dr. Murat Özveri’ye bıraktı.

Dr. Murat Özveri, “Güvencesizleşmenin Hukuki Dayanakları” başlıklı sunumunda, “Güvencesizliğin temel amacı, emek hareketi üzerindeki kontrolü artırarak daha çok rekabet edebilmek için ücretleri baskılamak ve ucuz işgücü hareketi yaratmaktır” dedi.

Türkiye’de güvencesiz çalışma konusunda 1980 yılı Mayıs ayındaki TİSK 13. Olağan Genel Kurulu’nda alınan kararları milat olarak nitelendiren Dr. Özveri, şunları söyledi: “Bu kongrede işveren kesimi kollektif iş hukukuna yönelik itirazları dillendirdi ve mevcut güçlü sendikal yapıların zayıflatılmasını istedi. Güvencesizliğin hukuki zemini yaratılırken ilk hedef, ilk saldırı kollektif iş hukuku sistemine dönüktür. 12 Eylül 1980 askeri darbesini yapanlar da, 3 nolu bildirge ile kıdem tazminatına tavan sınırı getirdi ve sendikaları kapattı. 2364 sayılı yasa çıkartılarak Yüksek Hakem Kurulu kuruldu ve YHK’na kamu düzenine aykırı toplu iş sözleşmelerinin iptal edilmesi ve yeni bağıtlanacak TİS’lerinin denetlenmesi görevi verildi. 1980’nden sonra Türkiye’de işkolu sendikacılığına geçildi; yatay örgütlenme modeli yok edildi; çift baraj getirildi ve kendi kontrolünde hareket etmeye hazır ‘makbul sendikalar’, dolayısıyla bir sendika oligarşisi oluşturuldu. İşveren kesiminin yoğun baskısı altına İş Hukuku’nun esnekleştirilmesi sağlandı. İş mevzuatı esnek çalışma modellerini dolayısıyla güvencesiz çalışma biçimlerini yaygınlaştıran bir çerçevede yorumlanmaya ve revize edilmeye başlandı. Esneklik, İş Hukuku alanda, çarpma işlemindeki SIFIR gibi yutan elemandır. “

Sempozyumda “Güvencesizleşmenin Toplumsal-Sınıfsal Dinamikleri” başlıklı bir konuşma yapan Doç. Dr. Şebnem Oğuz, güvencesizlik ve esneklik kavramlarının aynı olmadığı farklılıklar içerdiğini söyledi.

“Esneklik denildiğinde sermayenin işçileri istediği gibi özgürce istihdam edebildiği bir sistem olarak algılıyoruz. Güvencesizlik; esnek çalışmanın bir yansıması olarak işçiler açısından öznel ve özel bir çalışma ve yaşama biçimidir” diyen Doç.Dr. Oğuz, Kapitalizm ile güvencesizliğin özdeşliğine dikkat çekti.

1980’li yıllar ve sonrasında kol ve beyin emeğinin değersizleşmeye başlamasıyla birlikte güvencesiz çalışma biçimlerinin yaygınlaştığını vurgulayan Doç. Dr. Oğuz, 3 tür esneklik modeli olduğunu, kamu sektörü emekçilerini de en çok “işçilerin görevlerinin, pozisyonlarının, işyerlerinin sürekli değişmesini/değiştirilmesini” ifade eden işlevsel esneklik modelinin etkilediğini ifade etti.

“Güvencesizliğe Karşı Sendikal Politikalar” başlıklı sunumunda Prof. Dr. Yüksel Akkaya, “Sermaye kesimi, işgücü olmadan üretim yapamaz, sermaye biriktirebilmek için işgücü olmak zorundadır. Aslında işçilik, insan olma kimliğinin uzağında duran ve insan kimliğini reddeden bir vasıftır. Dolayısıyla işçilikten çok insan olmayı öncelemek durumundayız. Maalesef, bugün biz çalışanlar hayatımızı işverenlere ödünç veriyoruz” dedi.

Prof. Dr. Akkaya, güvencesizliğe karşı şu sendikal politikaları önerdi: Sendikalar öncelikle işçileri insanlaştırmalı ve çalışanlara insan olduğunu hatırlatmalıdır. Sendikalar, işçilere yaptığı işin önemini ve değerini anlatarak çalışanları bilinçlendirmelidir. Sendikalar, işçilere örgütlenme stratejilerini ve mücadele etmek yöntemlerini öğretmelidir. Sendikayı sendika yapan en önemli araç grevdir. Maalesef, grev bugün lokavt adı altında işverenlerin silahına dönüşmüştür. Sendikaların uyanarak, ayağa kalkarak işçi kesimini harekete geçirmesi zorunludur. Sendikalar, bir ücret karşılığında iş gören tüm çalışanları, çalışanların tamamını örgütlemek, sendikalara üye yapmak zorundadır. Sendikalar açısından; sendikal örgütlenmeye en dipten, en kötü yerden başlamak gereklidir ki kısmen daha iyi koşullarda çalışan diğer kesimlere de umut verebilsin. Sendikalar önce insanı üretimin bir dişlisi, parçası haline dönüştüren yoğun, hızlı çalışma biçimlerine itiraz etmek durumundadır.

İşverenler esnek çalıştırmasına sendikalar esnek örgütlenme stratejileri ile yanıt vermelidir. İşçilere güven veren, onlara sahip çıkan abileri, ablaları olmalıdır. Bu abiler de, ablalar da sendikacılardır. Sendikalar kaledir; kendine güvenene, kendine sığınana sahip çıkmalıdır, onları korumalıdır.

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Miris Meryem Kurtulmuş ile İrfan Kaygısız’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Güvencesizliğe Karşı Örgütlenme Deneyimleri” başlıklı ikinci oturumda 7 somut taşeron örgütlenme vakası anlatıldı.

Bu oturumda, SES’ten Özkan ÜSTÜN, Abant İzzet Baysal Tıp Fakültesi Deneyimi’ni, SES’ten Gülten Yıldırım “Ankara Numune Hastanesi Deneyimi”ni, Dev Sağlık-İş’ten Tufan SERTLEK “Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Deneyimi”ni, Dev Sağlık-İş’ten Yüksel Arslan “Samsun Gazi Devlet Hastanesi Deneyimi”ni, Sendikamız HİZMET-İŞ’ten Ankara 4 Nolu Şube Başkanımız Celal Yıldız, “Ankara /Mamak “Belediyesi Taşeron Örgütlenmesi Deneyimi”ni, Belediye-İş’ten Eren TATAR İstanbul BİMTAŞ A.Ş. Deneyimi”ni ve BES’ten Güven TÜRKAY ise “İstanbul TÜİK’de 4/C Örgütlenme Deneyimi”ni aktardı.

Ankara 4 Nolu Şube Başkanımız Celal Yıldız, Sendikamız HİZMET-İŞ’in Ankara/Mamak Belediyesi şirketlerinde çalışan taşeron işçileri örgütlenme deneyimine dair katılımcıları bilgilendirdi.

Ankara 4 Nolu Şube Başkanımız Yıldız, “2007 yılında geçici işçilere kadro veren bir kanun çıktı. Bu kanundan önce belediyeler, ihtiyaç duydukları işçileri geçici işçi statüsünde çalıştırabiliyor ve o işçiler de toplu sözleşme düzeninden yararlanıyordu. Bu kanun çıktıktan sonra, belediyeler asfalt dökme, yol, su, kanalizasyon, park, mezarlık gibi hizmetlerde taşeron şirketlere iş gördürmeye başladı” dedi.

Ankara 4 Nolu Şube Başkanımız Yıldız, “Taşeron işçileri örgütlerken ne tür bir strateji uyguladınız. Toplu İş Sözleşmesi imzalayabildiniz mi?” şeklindeki soruyu şu şekilde yanıtladı: “Mamak Belediyesi’nde hem işçilerle hem de belediye yöneticileriyle görüşerek 8 ay kadar önce Mamak Belediyesi şirketlerindeki işçileri örgütledik. Şu anda toplu iş sözleşmesi için yetki istemiş durumdayız”.

Ankara 4 Nolu Şube Başkanı Yıldız, konuşmasının sonunda Sendikamızın Konfederasyonumuz HAK-İŞ ile birlikte gerçekleştirdiği “Taşeron İşçisi Gerçeği Araştırması” ve “HAKKIN BİZE EMANET-SENİ SENDİKA KORUR” temalı örgütlenme kampanyamız hakkında bilgi verdi ve katılımcıların sorularını yanıtladı.