Ana Sayfa » Faaliyetlerimiz » Dış İlişkiler » EPSU Toplantılarına Katıldık

EPSU Toplantılarına Katıldık

EPSU Yerel ve Bölge Yönetimleri Daimi Komitesi ve EPSU Sosyal Hizmetler Ağı Toplantıları, Brüksel’de yapıldı.

EPSU Yerel ve Bölge Yönetimleri Daimi Komitesi’nin 43. Toplantısı ile EPSU Sosyal Hizmetler Ağı Toplantısı, 07-08 Ekim 2014 tarihlerinde Brüksel’de gerçekleştirildi.

Sendikamız HİZMET-İŞ’in 2007 yılından beri üyesi olduğu Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu (EPSU)’nun Yerel ve Bölge Yönetimleri (LRG – Local and Regional Government) Daimi Komite toplantısı 07 Ekim 2014 tarihinde, EPSU Sosyal Hizmetler Ağı (Social Services Network) toplantısı ise 08 Ekim 20014 tarihinde, Belçika’nın başkenti Brüksel’de ITUH (Uluslararası Sendikalar Evi) binasında gerçekleştirildi.

07 Ekim 2014 tarihinde yapılan 43. EPSU Yerel ve Bölge Yönetimleri Daimi Komitesi toplantı gündeminde, EPSU LRG Komitesi’nin yeni başkanı ve başkan yardımcılarının seçilmesi; Avrupa Parlamentosu seçimlerinin değerlendirilmesi; EPSU Politikalarındaki güncellemeler ve değişiklikler; EPSU Projeleri; EPSU LRG Komitesi yeni dönem çalışma programı (2014-2019) ve Çalışma Zamanları Direktifi konuları yer aldı.

LRG DAİMİ KOMİTESİNİN YENİ BAŞKANI: MADS SAMSING
Dış İlişkiler Uzmanlarımızdan Recep ATAR’ın takip ettiği toplantıda, EPSU LRG Komitesi’nin Başkanının önümüzdeki dönemde, Danimarka HK Kommunal Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Mads Samsing, başkan yardımcılıklarını ise Birleşik Krallık Unison Sendikası’ndan Heather Wakefield ve Fransa FO sendikasından Andre Falba’nın yürüteceği netlik kazandı.

AP’DE AB KARŞITLARI ARTIK DAHA GÜÇLÜ
Avrupa Parlamentosu seçimlerinin sonuçlarını değerlendiren EPSU İletişim, Halkla İlişkiler ve Avrupa Parlamentosu İrtibat Bürosu Uzmanı Pablo Sanchez Centellas, 2014 Avrupa Parlamentosu seçimlerinin Avrupa Birliği üyesi ülkelerde 22-25 Mayıs 2014 tarihlerinde Avrupa Parlamentosu’nun 751 sandalyesini doğrudan belirlemek için 8. kez yapılan seçimler olduğu hatırlattı. Katılımın çok düşük olduğu sözkonusu seçimlerde oldukça şaşırtıcı sonuçlar çıktığını belirten Centellas, “Avrupa Birliği karşıtı aşırı sağ ve radikal sol partiler İngiltere, Fransa, Yunanistan ve Danimarka’da büyük başarı kazandılar. Avrupa Parlamentosu’nda çoğunluk merkez sağ ve sol grupların hâkimiyetinde olmasına rağmen, son seçimlerde çok daha güçlü bir AB karşıtı blok parlamentoya girmeyi başardı” dedi.

Hristiyan-Demokratlar ve benzeri merkez sağ partilerin oy kaybettiğini, liberal milletvekilerin sayısında düşüş olduğunu aktaran Centellas, son seçimlerde, her sesten, her renkten milletvekiline rastlandığını, yeni dönemde daha bireysel hareket eden Avrupa Parlamentosu vekilleriyle karşılacağını söyledi. EPSU olarak, geçmişte sendikalarla ilişkileri olan Avrupa Parlamentosu vekilleriyle ilişkileri, kamu hizmetlerinin durumu paralelinde sıkı tutacaklarını aktaran Sanchez, geçmişte AB’yi Avrupa Komiseyonu’nun yönettiği ve yönlendirdiği şeklindeki algının bu dönemde değişmeye başlamasını umduğunu anlattı. Centellas’ın konuşmasında öne çıkan noktalar şöyle: EPSU, yeni dönemde AP vekileri nezdinde Amerikan tarzı lobi faaliyetlerine yönelecektir. Gerektiğinde AB üyesi ülkelerdeki EPSU sendikalarından destek beklenecektir. Avrupa Komisyonu üyelerinin bir bölümü iş dünyası, bir bölümü de sosyal diyalog odaklı geçmişe sahiptir. Önümüzdeki aylarda, EPSU hem Avrupa Komisyonu hem de Avrupa Parlamentosu üyeleri nezdinde temasa geçecektir. Şu aşamada, somut olarak hangi AP vekili ve Avrupa Komisyonu üyesi ile şunları yapacağız şeklinde net bir şey söylenemez.

İHALELERDE FİYAT KADAR SOSYAL BOYUTU DA ÖNEMLİ
EPSU Projeleri hakkında konuşan EPSU Yerel ve Bölge Yönetimleri, Cinsiyet Eşitliği Uzmanı Christine Jakob, CEMR (Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi) ile sosyal diyalog içerikli projenin onay beklediğini aktardı. Buna göre, EPSU önümüzdeki dönemde, kamu hizmetleri ağı, LRG Daimi Komitesi ve CEMR ile sosyal diyalog projesi, ETUC ile işbirliği ve Avrupa Parlamentosu vekilleri nezdinde lobi faaliyetleri temelinde çalışmalarını sürdürecektir.

EPSU LRG Daimi Komitesi yeni dönem çalışma programı (2014-2019) hakkında her biri 6 kişiden oluşan 5 grup oluşturuldu. 5 grubun her biri yeni dönem çalışma programının oluşturulması hususunda katkı verdi.

Toplantıda, EPSU bünyesinde, AB üyesi ve adayı ülkelerde, kamu yönetimlerinde yeniden yapılanma, kamu hizmetlerinin durumu, ekonomik ve mali krizin kamu hizmetleri ve çalışanlarına olan etkileri, kemer sıkma politikalarının sonuçları gibi konuları tartışmak üzere EPSU Sosyal Politikalar Çalışma Grubu oluşturulması kararı alındığı ve bu grubun ilk toplantısını takip eden gün yapacağı duyuruldu.

Her yıl, senenin son ayı (Aralık) içerisinde toplanan EPSU toplu pazarlık konferansının bu yıla özgü olarak, 2015 yılı ilk ayı (Ocak) içerisinde toplanmasının planlandığı bilgisi paylaşıldı.

EPSU Genel Sekreter Yardımcısı Penny Clarke’nin “Kamu Satınalma Süreçleri ve Sendikalar” içerikli sunumunda, “Kamu satınalma süreçlerinin taşra ayağı, büyük ölçede, yerel ve bölge yönetimleri tarafından yürütülmektedir. Ülke ölçeğinde olanlar ise merkezi hükümetler tarafından gerçekleştirilmektedir. EPSU olarak; AB Direktifi’nde kamu ihale süreçlerinin zorunlu değil tercihe bağlı olmasını talep ettik. Yine, kamu ihale süreçlerinde sadece “en düşük fiyat” şartının uygulanmasının olumsuzluklarına, örneğin kamu hizmetlerinin kalitesinde düşme, çalışanların haklarında gerileme gibi hususlara, dikkat çektik. Kamu ihalelerine, sadece fiyat/maliyet boyutuyla değil, sosyal yarar boyutuyla da yaklaşılmasının gerekliliği üzerinde durduk” dedi.

Toplu iş sözleşmeleri boyutuyla ilgili olarak; ILO’nun 94 sayılı sözleşmesine referanslar yapılarak, kamu ihale süreçlerinde boyutunun geriye götürülmemesi, aksine iyileştirilmesinin talep edildiğini, AB Direktifi’ne kamu ihale süreçlerinin sonucunda, çalışanların korunması, işyerleri değiştirilecek ise, çalışanların bilgilendirilmesi, onlara danışılması ve onaylarının alınması yönünde hükümler eklenmesi istendiğini kaydeden Clarke, “Üye devletlerdeki kamu ihalelerinde asıl işveren ile taşeron şirketler açısından ortak sorumluluk anlayışı getirildi. Sosyal kriterlere yer verilmemiş ise de, tüm ihale şirketleri / tedarikçiler için asgari koşullar getirildi. İhaleler, MEAT (ekonomik açıdan en avantajlı) teklif verende kalacak. Tedarik zincirinde daha çok şeffaflık sağlanacağının altı çizilmiş olsa da, ILO’nun 94 sayılı sözleşmesine referans verilmedi.

AB-ABD-KANADA EKONOMİK İŞBİRLİĞİ GÜÇLENDİ
Toplantıda, Transatlantik Serbest Ticaret Anlaşması (TAFTA – Transatlantic Free Trade Agreement) olarak bilinen AB-ABD ticaret anlaşmasının tam adı Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP – Transatlantic Trade and Investment Partnership) hakkında genel bilgilendirme yapıldı. 2013 yılı ekonomik verilerine göre, ABD ve Avrupa Birliği arasında 645 milyar dolar olarak gerçekleşen ticaret, dünya ithalat ve ihracatının üçte birini oluşturuyor. ABD ve AB arasındaki doğrudan yabancı yatırım ise 3.7 trilyon doları aşıyor. Bu çerçevede, AB ve ABD arasındaki TTIP müzakerelerinin ilk turu, 8-12 Temmuz 2013’de Washington’da gerçekleştiğine değinilerek, anlaşma ile iki taraf arasında çoğu sektörde halihazırda düşük olan gümrük vergilerinin sıfırlanması ve tarife dışı engellerin ortadan kaldırılması hedeflendiği vurgulandı. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi halinde, AB ekonomisine 120 milyar, ABD ekonomisine 90 milyar, dünyanın geri kalanına ise 100 milyar Euro katkıda bulunacağını tahmin ediyor.

Yine, AB ile Kanada arasında Kapsamlı Ekonomik ve Ticaret Anlaşması (CETA – The Comprehensive Economic and Trade Agreement) üzerinde yaklaşık 5 yıldır devam eden müzakereler, kısa süre önce tamamlandı. Böylece, AB şirketleri Kanada piyasasında ABD’li şirketler ile eşit koşullarda rekabet içinde olabilecek. Anlaşmayla AB-Kanada arasındaki mal ve hizmet ticaretinin %23 artması, bunun da AB GSYH’sine yılda yaklaşık 12 milyar Euro katkı sağlanması bekleniyor.

Anlaşmayla, Kanada’daki kamu alımlarına ilk defa yabancı şirketlere yerli şirketlerle eşit koşullarda katılımına olanak sağlanmış bulunuyor. İki taraf arasındaki mal ticareti 60 milyar Euro, ulaşım ve seyahat, sigorta ve iletişim alanlarında 26 milyar Euro civarında seyrediyor. 2012’ye göre Kanada’daki AB yatırımları toplam 260 milyar Euro, Kanada’nın AB ülkelerindeki yatırımları ise 142 milyar Euro’ya ulaşmış bulunuyor.

Toplantıda, “çalışma zamanları direktifi” hakkında bir sunum yapan EPSU Toplu Pazarlık ve Araştırma Uzmanı Richard Pond, yeni direktifin, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın kararları ve içtihatları ışığında şekillendirildiğini belirterek, özetle, şunları söyledi: “Çağrı üzerine çalışma (work on call), sağlık sektöründe yaygındır. Yeni direktifin kusursuz uygulanabilmesi için çalışanlar açısından daha çok esneklik sağlanması ve bunun güvencelerle (güvenlik boyutuyla) desteklenmesi gereklidir. Günlük 11 saati aşan çalışmalarda verim alınamaz. Özellikle, itfaiyecilerin, sağlıkçıların çok uzun süreler çalıştırılması, onların iş verimlerini, dolayısıyla onlardan hizmet bekleyenlerin beklentilerini düşürmektedir. EPSU üyesi sendikalardan EPSU web sitesinde ( www.epsu.org ) yer alan anketi doldurmaları beklenmektedir.”

LRG Daimi Komitesi’nin yıllık bütçesinin, Avrupa Komisyonu katkısı hariç, 50 bin Euro olduğu duyurulan toplantıda, adı geçen komitenin çalışma programının realistik bir yaklaşımla hazırlandığı ve esneklik temelinde bazı değişiklikler yapılabileceği ifade edildi. Sendikal hareketin geleceği ve yenilenmesi açısından, komite üyelerinin gençlerden oluşmasının önemi üzerinde durulan toplantıda, özelleştirilen kamu hizmetleri ve kamu işletmelerindeki yeniden belediyeleştirme (remunicipalisation) sürecinin ivme kazanmış olmasının önemli avantajlarımızdan birisi olacaktır.

KAMU HİZMETLERİ VE ÇALIŞANLARI İÇİN ASGARİ GEREKLİLİKLER BELİRLENMELİ
EPSU LRG Daimi Komitesi Çalışma Programının olgunlaştırılması amacıyla oluşturulan çalışma gruplarından gelen önerilerde, kamu hizmetlerinin finansmanının vergi kaçakçılığı önlenerek kolaylıkla sağlanabileceği, kamu hizmetlerinin dijitasyonu (elektronikleşmesi) sayesinde kamu hizmetleri ve ondan yararlananların memnuniyet durumunun kolaylıkla takip edilebileceği, Avrupa ölçeğinde kamu hizmetleri çalışanlarının çalışma koşullarına dair asgari gereklilikler belirlenmesinin gerekli olduğu, kamu yönetiminde zihniyet değişikliğine gidilerek merkezi, yerel ve bölge yönetimlerinde çalışanlar odaklı politikalara geçilmesi ihtiyacı, yeni dönemde kemer sıkma politikalarının yerel ve bölge yönetimlerini ve onların çalışanlarını ne kadar sıkıntıya düşürdüğüne dair somut vakalar üzerinde çalışılabileceği gibi hususlar öne çıktı.

EPSU ANCAK YENİ ÜYELER KAZANARAK GÜÇLENEBİLİR
Toplantının son bölümünde, EPSU LRG Daimi Komitesi yeni dönem çalışma programının aşağıdaki hususlar dikkate alınarak revizyonu önerildi:

Avrupa ölçeğinde sosyal hizmetler için standart bir tanımlama getirerek üye ülke, hatta bölge ve yerel yönetimi ölçeğinde daha kolay takip ve karşılaştırma yapabilir. LRG Daimi Komitesi’nin çalışma takvimi (aktivite planı) EPSU dokümanlarına eklenmesi yararlı olacaktır. EPSU yönetimi, yeni dönemde yeni üye sendikalar ve yeni üye çalışanlar kazanma odaklı çalışmalıdır. Kamu sektöründe, yerel ve bölge yönetimleri açısından dışarıdan hizmet alma yöntemi yerine dahili tedarik süreçlerinin avantajlarının ortaya koyulmasının gerekliliği, kamu sektöründe yolsuzluklarla etkin mücadele edilmesidir.

Bu bölümde söz alan Dış İlişkiler Uzmanımız Recep ATAR, EPSU’nun ancak yeni üyeler kazanarak güçlenebileceğini, bunun yollarından birisinin de EPSU gündemindeki başvuruların biran önce sonuçlandırılması olduğunu söyledi. Sendikamız HİZMET-İŞ’in 2014 yılı Ocak ayında, “Hakkın Bize Emanet – Seni Sendika Korur” temalı örgütlenme kampanyası başlatarak 25 bin kadar yeni üye kazandığını, bunların ekseriyetinin henüz toplu sözleşme sürecine yansımadığını belirten ATAR, bu kampanyanın en iyi örnekler arasında değerlendirilebileceğini ifade etti.

EPSU SOSYAL HİZMETLER AĞI TOPLANTISI
08 Ekim 2014 tarihinde, ITUH (Uluslararası Sendikalar Evi) binasında EPSU Sağlık ve Sosyal Hizmetler (HSS) Daimi Komitesi ile LRG Daimi Komitesi temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen EPSU Sosyal Hizmetler Ağı toplantısında, “Göçmen sağlık ve sosyal bakım çalışanları, Bir Kamu Hizmeti Olarak Çocuk Bakım Hizmetleri ve Cinsiyet Eşitliği” konuları değerlendirildi.

Avrupa Komisyonu İstihdam Genel Müdürlüğü’nden Julius Op de Beke’nin sunumuyla başlayan ve yarım gün süren EPSU Sosyal Hizmetler Ağı toplantısında, örnek olarak İspanyol hemşirelerin Almanya’daki işe giriş ve istihdam koşulları üzerinde duruldu. Bu konuda, Almanya’da ve diğer ülkelerde işverenlerin sağlık çalışanlarına karşı kaba ve hilekâr davranışları eleştirildi.

Ekonomik ve mali krizin etkisi altında, kamu harcamalarının daralttırılmasının ve kemer sıkma politikalarının devam ettirilmesinin etkisiyle, temel bir kamu hizmeti olan sağlık ve sosyal hizmetlerin hacminin küçüldüğüne dikkat çekildi. Sözkonusu politikalar yüzünden çok sayıda sosyal hizmetler ve sağlık çalışanının işini kaybettiğine vurgu yapılan toplantıda, Avrupa Komisyonu’nun AB üyesi devletler arasında işgücünün serbest dolaşımını teşvik ettiği belirtildi. EPSU Genel Sekreteri Jan Willem Goudriaan’ın ifadesiyle, “Göçmen çalışanlar, işgücü piyasasında saldırılara en açık, dolayısıyla en mağdur kesimi oluşturuyor. Dürüst davranmayan ve çalışanları sömüren işverenlere karşı birlikte mücadele edilmelidir. Üye devletlerden, yeni Avrupa Parlamentosu vekillerinden ve yeni Avrupa Komisyonu üyelerinden sosyal damping uygulamalarına son vermelerini talep ettik. Elbette, çalışanları koruyacak ve çalışma koşullarını iyileştirecek uygulamaların başında onların toplu pazarlık hakkından yararlandırılmaları gelmektedir.”

ÇOCUK BAKIM HİZMETLERİ, KADIN İSTİHDAMINI DOĞRUDAN ETKİLER
AB üyesi devletler arasında olduğu kadar bir de üye devletlerin kendi sınırları içerisinde göç (iç göç) vardır. Elbette, temel neden daha iyi çalışma koşullarına sahip olabilmektir.

Çocuk bakım hizmetleri, büyük bir bulmacanın önemli bir parçasıdır. Bu hizmet, yansımaları ve sonuçları bağlamında birçok sosyal hizmeti, kadınların istihdamını doğrudan etkilemekte ve şekillendirmektedir. Çocuk bakım hizmetleri konusunda, okul öncesi eğitim (kreş ve anaokulu) oldukça önemlidir. Çünkü, bu hizmetler kadın istihdam oranlarını belirgin biçimde artırmaktadır. Bugün AB sınırları içinde yaşayan yoksulların sayısı, 120 milyon civarındadır.

İsveç ve Hollanda için bazı sosyo-ekonomik göstergeler şöyle sıralandı:

İsveç Hollanda

Cinsiyet eşitliği %74,3 %69,7

İstihdam oranları %76,8 %71,9,

Ücret açığı %15,9 %16,9

Emeklilik Açığı % 33 % 40

Kadın yoksulluğu %19,8 %16,3

Çocuk yoksulluğu %19,4 %16,9

Bütçede Sosyal koru-
maya ayrılan kaynak %10,4 %4,1

18 yaşından küçük
Çocuklarıyla birlikte
Yaşayan Aileler %81,5 %87,5

EPSU Toplu Pazarlık ve Araştırma Uzmanı Richard Pond, Avrupa Birliği ve EPSU politikalarında çocuk bakım hizmetlerinin yeri hakkında bir konuşma yaptı. Çocuk bakım hizmetlerinin, kamu hizmetlerinin bir parçası olduğunu ve alanını genişlettiğini dile getiren Pond, “Bir ülkede, çocuk bakım hizmetlerinin kalitesi, kamu hizmetlerinin kalitesini de ortaya koyar. Çocuk bakım hizmetleri, kadınların hem işgücü piyasasına girişlerini hem de kariyerlerini doğrudan etkiler. Avrupa Komisyonu’nun 2013 yılı ilerleme raporunda, çocuk bakım hizmetlerine 2002 Barcelona Hedefleri bağlamında değinilmiştir. Çocuk bakım hizmetleri, ne kadar küçük yaşta başlarsa o oranda etkili olacaktır ve yararlı sonuçlar doğuracaktır. Çocuk bakım hizmetleri sürekli izlenmeli, denetlenmeli ve içeriği ihtiyaçlardaki değişim ışığında güncellenmelidir/iyileştirilmelidir. Çocuk bakım hizmetleri, çocukların olası risklere karşı korunmasını da içerir. Ekonomik-mali kriz, diğer kamu hizmetlerini dolayısıyla çocuk bakım hizmetlerini de olumsuz etkilemiştir. Bu hizmetlerin iyileştirilmesi konusunda ulusal düzeyde ve AB ölçeğinde ne türden girişimlerde bulunacağına karar verilmelidir. Avrupa’daki çocuk bakım politikaları, Avrupa sömestrisi ve sosyal yardım paketini dikkate alarak güncellenmelidir. Mevcut raporu tekrar etmek yerine, yenilikçi fikirlerle yeni bir rapor hazırlanmalıdır” dedi.

Toplantı, yakın gelecekte “Çocukların Geleceği İçin Çocuk Bakım Hizmetlerine Yatırım Raporu” ve “Çocukların Bakım Hizmetlerinin İyileştirilmesi İçin En İyi Uygulama Örneklerinin Raporu” şeklinde iki ayrı belge hazırlanacağı bilgisi verildi.

Toplantı, internet üzerinden İngilizce, Fransızça, Almanca ve Çekçe dillerinde doldurulabilecek Sosyal Hizmetlerde Çalışanların Çalışma Koşulları ve Ücretleri Araştırması (WICARE – Surveying Wages And Working Conditions in The Social Services) sonuçlarının 18 Kasım 2014 tarihinde Amsterdam / Burcht’ta yapılacak toplantıda açıklanacağının ve bu toplantıya AB üyesi ve aday ülkelerden 30 kadar katılımcıya sponsorluk sağlanacağının duyurulması ile sonra erdi.