Yerel ve Bölge Yönetimleri Komite Toplantısı ile EPSU’nun iki komitenin birlikte düzenlediği vergide adalet konulu ortak toplantıya katıldık
EPSU Yerel ve Bölgesel Yönetimler (LRG) Daimi Komitesi ile LRG’nin NEA (Ulusal ve Avrupa Kamu İdareleri) Daimi Komitesi ile birlikte düzenlediği ortak toplantı, Lüksemburg’da yapıldı.
Sendikamız HİZMET-İŞ’in üyesi olduğu Avrupa Kamu Sendikaları Federasyonu (EPSU)’nun daimi komitelerinden Yerel ve Bölgesel Yönetimler Komitesi (LRG)’nin 41. Toplantısı 08 Ekim 2013 tarihinde Avrupa Komisyonu’nun Lüksemburg’daki Jean Monnet binasında gerçekleştirildi.
09 Ekim 2013 tarihinde ise, EPSU ile merkezi İngiltere’de bulunan “yoksulluk, insan hakları ve barış” alanlarında faaliyet gösteren War on Want (Uluslararası Barış Derneği) ortak bir toplantı düzenleyerek “vergi kayıpları ve kaçakçılığı ile vergide adalet” konuları değerlendirildi. Her iki toplantıyı, Sendikamız HİZMET-İŞ adına Dış İlişkiler Birimimizden Recep ATAR takip etti.
KEMER SIKMA POLİTİKALARININ SOSYAL BOYUTU YOKTUR
08 Ekim 2013 tarihinde Lüksemburg’da yapılan, EPSU Yerel ve Bölgesel Yönetimler Komitesi (LRG Standing Committee) toplantısında, 2014 yılı Mart ayında Fransa’da yapılacak EPSU kongre hazırlıkları, kampanyalar ve gündemdeki diğer konular ele alındı.
EPSU LRG Daimi Komite Başkanı Anders HAMMARBACK tarafından yönetilen, EPSU’dan Christine JAKOB ve Jan Willem GOUDRIAAN’ın destek verdiği Avrupa Komisyonu’nun Lüksemburg’daki Jean Monnet binasındaki toplantıyı 4’ü EPSU yöneticisi ve uzmanı olmak üzere 24 kişi takip etti.
EPSU’daki gelişmeler (kongre hazırlıkları, kampanyalar ve gündemdeki diğer konular) hakkında Jan Willem GOUDRIAAN katılımcıları bilgilendirdi. Kemer sıkma politikalarının İrlanda, Yunanistan, Portekiz, İspanya, İtalya başta olmak üzere diğer AB ülkesi kamu hizmetleri ve kamu çalışanları üzerindeki etkisi üzerinde duruldu. Kemer sıkma politikalarının sosyal boyutunun olmadığına dikkat çekilerek, ekonomik ve mali krizin baş aktörü olan bankalar ve diğer finans kuruluşların da yol açtıkları zararları telafi etmekten kaçındıklarının altı çizildi.
Bu kapsamda Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC)’nun European Business ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla sıkı bir işbirliği içerisinde görüşmeler yaparak kemer sıkma politikalarının sonuçlarını değerlendirdiği ifade edilerek, elde edilen sonuçların ETUC yönetimini hayal kırıklığına uğrattığı vurgulandı.
LRG KOMİTE BAŞKAN YARDIMCILIĞINA ANDRE FALBA SEÇİLDİ
EPSU LRG Daimi Komitesi Başkan Yardımcılığı seçimlerine Fransa’dan SPSFO Sendikası’ndan Andre FALBA aday oldu. Kendisinin Toulese Belediye İşçileri Genel Sekreteri olduğunu söyleyen Andre FALBA, LRG Komitesi Başkan Yardımcılığına oy birliğiyle seçildi.
EPSU KONGRESİ SLOGANI: BİZİM AVRUPAMIZ
EPSU Kongresi, Fransa’nın Toulese kentinde 2014 yılı Mart ayı içerisinde yapılacaktır.
Kongre Karalar Komitesi tarafından Kongrenin sloganı “Our Europe” olması kararlaştırılmıştır. Böylelikle neo-liberal politikalara tepki gösterilmesi ve kaliteli kamu hizmetlerine dikkat çekilmesi düşünülmektedir. “Bizim Avrupamız” sloganı ile Avrupalı değerlere (sosyal devlete, kaliteli kamu hizmetlerine, eşitliğe, çalışan haklarına vb) sahip çıkılmasının önemi hatırlatılacaktır.
Kongre’de yine PSI Europe ile EPSU’nun birleşmesi konusundaki bazı küçük çaplı yeni kararlar alınacaktır.
Ekonomik Kararda, çalışanların bazı temel haklarına (sendikal haklar, sosyal diyalog, toplu sözleşme hakkı gibi) dikkat çekilmektedir.
Mülteciler, eşit işe eşit ücret, sosyal hizmetler, kamu hizmetlerinde sendikal örgütlenme ve çalışan sayısının artırılması,
Kongrede gelecek 5 yıllık dönemin finansman konuları ele alınacaktır.
EPSU Genel Sekreteri Carola Fischbach Pyttel emekli olacaktır. Dolayısıyla yeni bir genel sekreter seçilecektir.
Bir başka paralel konu, EPSU üyesi sendikaların kendi bünyelerinde çalışan sayılarını, imkânları ölçüsünde artırmalarıdır.
26-27 Kasım 2013 tarihlerinde EPSU Yönetim Kurulu toplanarak EPSU Kongre Kararlarına ilişkin önerileri değerlendirecektir.
Katılımcılarından bazıları, EPSU Kongre sloganının “Our Europe” (Bizim Avrupamız) olmasını eleştirdi. Eleştiriler bağlamında, bu sloganın oldukça yüzeysel bir ifade olduğu, bir başka örgütün adı olduğu, EPSU ve hedefleri ile ilişkisinin kolaylıkla kurulamadığı dile getirildi.
EPSU KONGRESİNDE ALINACAK KARARLARA İLİŞKİN ÖNERİLER
2014 yılı Mart ayında Fransa’nın Toulese kentinde yapılacak EPSU Kongresi’ne katılacak delegelere, sunulacak karar önerileri hakkında EPSU uzmanlarından Christine JAKOB bilgi verdi. Karar önerilerinin 8’nin yatay konuları içerecek şekilde tasarlandığını dile getiren JAKOB, EPSU Kongre Kararlarının içeriği hakkında katılımcıları bilgilendirerek aşağıdaki hususlar üzerinde durdu. JAKOB’un konuşmasında öne çıkan hususlar şöyledir:
“Herkes İçin Sosyal Hizmetler” ve “Yerel ve Bölge Yönetimi: Yerel Demokrasinin Güçlendirilmesi” şeklinde iki temel başlık altında toplanan kararların sayısı, 36 olarak belirlenmiştir. Bunlardan 22’si “Herkes İçin Sosyal Hizmetler” başlığı altında ve geriye kalan 14 karar ise “Yerel ve Bölge Yönetimi: Yerel Demokrasinin Güçlendirilmesi” başlığı altında toplanmıştır.
Kemer sıkma politikalarının ve kamu borç yükünün, etki derecesi ülkeden ülkeye değişiklik göstermekle birlikte, kamu hizmetleri sektörü çalışanlarını da olumsuz etkilemektedir.
Kamu hizmetlerinde “yakınlık” (proximity) ilkesi çerçevesinde, yerel kamu hizmetlerinin yerel ölçekte o yörede, kentte yaşayan çalışan kişi ve kuruluşlar tarafından sunulmasının savunulmaktadır. Bu doğrultuda, devlet yönetiminde adem-i merkeziyetçilik (yerelleşme) anlayışının güçlendirilmesi, kamu hizmetlerinde verimliliği, kaliteyi ve istihdamı olumlu yönde etkileyecektir.
Yerel ve bölge yönetimlerinde, sosyal diyalogun güçlendirilmesi gerekmektedir.
“Herkes İçin Sosyal Hizmetler”e ilişkin kararlar setinde Madde 10 ile madde 11 arasına yeni madde eklenmesi önerisi değerlendirilecektir.
Düzgün iş (decent wage) ile asgari ücret (minimum wage) terimlerinin tanımının netleştirilmesine çalışılacaktır. Bilindiği üzere, asgari ücret, yasal açıdan zorunlu en alt ücret düzeyini ifade eder.
Fransa – CFDT Interco Sendikası’ndan Philippe SCARFOGLIERO, çocuk bakım hizmetlerine ilişkin bir sunum yaptı. Çocuk bakım hizmetleri, sosyal hizmetlerin bir bileşenidir ve yerel ve bölge yönetimlerinin hem hizmetleri hem de çalışanları açısından önemli bir konudur.
2014 YILINDAKİ AVRUPA PARLAMENTOSU SEÇİMLERİ İYİ DEĞERLENDİRİLMELİDİR
2014 yılı Mayıs ayı içerisinde yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinin daha güçlü bir Avrupa toplumu inşa etmek için fırsat sunduğu, bu doğrultuda seçim kampanyalarında ETUC’un oldukça faal davrandığı ifade edilerek, EPSU ve üyesi sendikalarından da kendi web siteleri ve yayınlarında Avrupa Parlamentosu seçimlere dikkat çekerek üyeleri ve toplumu bilinçlendirmesi istendi.
Toplantıda, ilaveten, Avrupa Komisyonu başta olmak AB kurumları ve yöneticileri üzerinde kemer sıkma politikalarının terk edilmesi, kamu sektörü harcamaları üzerindeki kesintilerin durdurulması ve yapacağı yeni düzenlemelerde ekonomik boyut kadar sosyal boyutu hesaba katacak şekilde çalışması yönünde baskı kurulması talep edildi.
KAMU HİZMETLERİ TAMAMEN PİYASALAŞTIRILMAK İSTENMEKTEDİR
EPSU gündemindeki bir başka konu yeni ticaret anlaşmasıdır. Bu anlaşma doğrultusunda, kamu hizmetlerinin tamamen serbestleştirilmesi ve piyasalaştırılması gündemdedir. Bu kapsamda, su ve kanalizasyon hizmetlerinin özelleştirilmesi uygulamalarının yaygınlaştırılmasına devam edilmektedir. Bu alanda, EPSU Avrupa ölçeğinde ETUC ile ve uluslararası ölçekte PSI ile ortak çalışmalar ve işbirliği yapmaktadır.
1 milyon imza kampanyasının başarıyla tamamlandığı belirtilerek kampanya katkılarından ötürü, PSI/EPSU üyesi sendikalara teşekkür edildi.
AVRUPALI HER YIL KAYBOLAN 1 TRİLYON EURO’YU İSTİYOR
9 Ekim 2013 tarihinde ise EPSU’nun Yerel ve Bölge Yönetimleri Daimi Komitesi (LRG) ile EPSU Ulusal ve Avrupa Yönetimleri Daimi Komitesi (NEA), merkezi İngiltere’de bulunan War on Want (Uluslararası Barış Derneği) ortak bir toplantı düzenleyerek ekonomik-mali krizden çıkış için 2008’den uygulanan kemer sıkma politikaları ve “vergi kayıpları ve kaçakçılığı ile vergide adalet kampanyası” konuları değerlendirildi.
LRG Daimi Komite Başkanı Anders Jammerback’ın, NEA Daimi Komitesi Uzmanı Nadja Salson’un birlikte yönettiği ve “War on Want” (Uluslararası Barış Derneği) yönetici ve uzmanlarının katkı verdiği toplantıyı yaklaşık 70 kişi takip etti. War on Want’tan Sendikalar Uzmanı Jackie Simpkins ve Ekonomik Adalet Kampanya Yöneticisi Murray Worthy’nin da konuşma yaptığı toplantıda Sendikamız HİZMET-İŞ Dış İlişkiler Birimimizden Recep ATAR da hazır bulundu.
Süregiden ekonomik-mali krizden çıkış için 2008’den beri uygulanan kemer sıkma politikalarına son verilmesi ile Avrupa’da yıllık 1 trilyon Euro’luk vergi açığının kapatılması için mali işlemlerden vergi alınması talep edilen toplantıda, vergide adalet ve vergi dolandırıcılığı ile mücadele için EPSU’nun yürüttüğü kampanyası anlatıldı.
Toplantıda, Avrupa’nın her yıl nereye gittiği belirsiz 1 trilyon Euro’luk verginin akıbeti sorgulanarak Avrupa ülkelerinde vergi kayıp ve kaçakları ile çok uluslu şirketlere tanınan vergi imtiyazlarının kaldırılması halinde bahse konu 1 trilyon Euro’luk vergi açığının kolaylıkla kapanabileceğinin altı çizilerek mali işlemlere vergi konulmasının gerekliliği dile getirildi.
KAMU SEKTÖRÜ İSTİHDAMI YER YIL 1 MİLYON GERİYE GİTMEKTEDİR
EPSU Ulusal ve Avrupa Yönetimleri (NEA – National and European Administrations) Daimi Komitesi Uzmanı Nadja SALSON tarafından yapılan sunumda, EPSU Vergi Adaleti Şartı’nın ilk kez 2010 yılında gündeme geldiği hatırlatıldı. Bu şart ile, kamu hizmetlerinin finansmanını kolaylaştırmak amacıyla, mali işlemlerden vergi alınması, vergi sahtekârlıkları ve kaçırma ile etkin mücadele edilmesi talep edildiği belirtilen sunumda, üzerinde durulan hususlar aşağıda özetlenmektedir:
– 2012 yılı tahminlerine göre her yıl nereye gittiği belirsiz olan 1 trilyon Euro ile, kamu sektöründe yaklaşık yıllık 1 milyon istihdam kaybı durdurulabilir.
– Vergi kayıp ve dolandırıcılığında toplumun en zengin kesiminin özellikle offshore bankacılığını kullandığı, buradan edindikleri haksız kazançlar ile yatlar, uçaklar, şatolar aldıkları not edildi.
– EPSU Yönetim Kurulu tarafından 2012 yılı Kasım ayındaki toplantıda kararlaştırıldığı üzere, vergi kaçakçılığı ile etkin mücadele edilmesi için araştırmalar yapılması, AB organları (Konsey, Komisyon, Parlamento vb) nezdinde lobi faaliyetlerine girişilmesi, imkanlar ölçüsünde karar alma süreçlerine katınılması ve kamuoyu nezdinde farkındalık yaratma kampanyası yürütülmesi şeklinde 3 ayaklı bir kampanya yürütülmektedir.
– Avrupa Komisyonu tarafından 2012 yılı Aralık ayı içerisinde kabul edilen Eylem Planı (action plan) her ne kadar bağlayıcı olmasa bile vergi kaçaklığı ile mücadele önemli bir araçtır.
– OECD tarafından vergi kaçakçıları kara liste yayınlanması girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Ancak, bu Avrupa Birliği’nin vergi kaçakçıları kara listesi yayımlamasına engel değildir.
– Hiçbir şirket ve/veya şahıs için Avrupa, vergi cenneti olmamalıdır. Bu doğrultuda, AB üyesi ülkelerin vergi otoriteleri arasında bilgi alışverişi, ülke bazında raporlama, offshore bankacılık işlemlerinin sıkı takibe alınması, finans sektörü genelinde geçerli olacak ortak bir şirket vergisi (a common corporate tax) konulması düşünülebilir. Bu konuda, (vergi dolandırıcılığına hayır!) web sitesi www.notaxfraud.eu internet adresinden incelenebilir.
– www.notaxfraud.eu (vergi dolandırıcılığına hayır!) adresinde yayında olan vergi adaleti ve vergi kayıp ve kaçakları ile mücadele kampanya web sitesinde, her geçen saniye Avrupa’daki vergi kaçakçılığının topluma maliyetini temsil eden bir sayaç çalışmaktadır.
– Merkezi İngiltere’de bulunan ve 100 yılı aşkın süredir sendikalara danışmanlık hizmeti sunan Emek Araştırma Departmanı (Labour Research Department) tarafından hazırlanan raporun içeriği hakkında Lionel Fulton (lfulton@lrd.org.uk ) tarafından yapılan sunumda, vergi kaçakçılığı ile etkin mücadele edilmesi ve bu amaç doğrultusunda harekete geçilmesi yönünde güçlü bir toplum baskısı oluştuğu belirtilmiştir.
– Ortaya çıkan toplum baskısının tetiklemesiyle politikacılar da bu kampanya ve eylem çağrısına destek vermeye başlamıştır. Derin bir ekonomik krizin içine düşen Yunanistan’daki vergi sahtekarlığı ve kaçakçılığını anlatan Lagarde CD’sinin servis edilmesi bunun bir yansımasıdır.
DEV ŞİRKETLER YA ÇOK AZ VERGİ ÖDÜYOR, YA DA HİÇ VERGİ ÖDEMİYOR
– Günümüzde tüm ülkelerde vergide adalet ve vergi kaçakçılığının önlenmesinin gündemdeki konuların başında gelmektedir. 2013 yılı Temmuz ayında açıklanan başka bir rapora göre, 2011 yılında AB’deki KDV açığının 193 milyar Euro olduğu tespit edilmiştir. Bu yıl, %2,8 civarından seyreden AB bütçe açığının 2014 yılında %3,2’lere çıkacağı tahmin edilmektedir. Bütçe açıkları da, vergide adalet ve vergi kaçakçılığı ile etkin mücadeleyi zorunlu kılmaktadır.
– 2009 yılında Fransa’da Total, Danone, Essilor, Arcelor, Exxon mobil, Starbucks gibi dev şirketler, kârları üzerinden hiç vergi ödememiştir.
– İngiltere’de Google’ın 2009 yılında ödediği efektif vergi oranı sadece %2,4 iken, Adobe’un denizaşırı ödediği vergi oranı %7’nin altında seyretmiş, Amazon 2009-2011 döneminde çok az vergi ödemiş ve Apple’in efektif vergi oranı ise %2 olarak gerçekleşmiştir.
ROBİN HOOD VERGİSİ: BANKALAR İÇİN KÜÇÜK, İNSANLIK İÇİN BÜYÜK BİR ADIM
– Küresel mali kriz ile mücadele çerçevesinde 10 Şubat 2010 tarihinde İngiltere’de başlatılan “mali işlemler vergisi (FTT)” adlı kampanyaya destek, her geçen gün büyümektedir. Bu kampanyanın ayaklarından birisi de, Robin Hood vergisidir. “Bankalar İçin Küçük, İnsanlık İçin Büyük Bir Adım” şeklinde nitelendirilen Robin Hood vergisi, oldukça basit bir fikre dayanmaktadır.
– Robin Hood Vergisi’nden amaç, her türlü finansal işlemden, ATM’lerden para çekmek gibi bireysel finans işlemleri dışında, %0,05 (onbinde beş) oranında bir vergi toplanması, böylelikle küresel ekonomik sistemin temel ayaklarından olan finansal sektöre, yarattıkları küresel problem ve krizlerin bedelini ödettirilmek istenmektedir.
-Toplanan Robin Hood vergisi, hem yerel, hem de küresel düzeyde, yoksullukla mücadele, küresel ısınmanın durdurulması ve her geçen gün kapsamı daraltılan kamu hizmetlerinin sağlanması gibi çeşitli alanlarda kullanılacaktır. %0,05 çok küçük bir oran gibi gözükse de, sonunda elde edilecek miktar, hiç de azınsanamayacak cinstendir. Yapılan hesaplara göre, bu verginin toplamı yılda İngiltere’de 32,3 milyar dolar, Almanya’da 12,9 milyar dolar, Fransa’da 14,3 milyar dolar, Amerika Birleşik Devletleri’nde 200 milyar dolara kadar çıkabilmektedir. Bu verginin Dünya genelinde uygulanması hâlinde yılda yaklaşık 400 milyar dolarlık bir mali kaynağa sahip olunacağı öngörülmektedir.
– Küresel düzeyde devletlere eşdeğer siyasi bir organizasyonun olmamasından dolayı, verginin toplanması ve kullanılması işleri ulus-devletlere düşmektedir. Bu da, toplanan vergilerin, doğru yerlere harcanmasını sağlanabilmesi için devletlerin Robin Hood’lar tarafından sürekli denetlenmesi anlamı taşımaktadır. Her ne kadar aşılacak birçok zorluk olsa da, küresel adaleti sağlamak için önerilen bu yol, yerkürenin önündeki en büyük şanslardan biri olarak betimlenmektedir. Hesaplamalara göre, 2 milyar dolarlık kaynak ile 1333 yeni rüzgâr enerjisi santrali kurulabilir. 30 milyar dolar harcandığında ise dünya genelindeki tüm insanlar temiz suya erişebilir.
EPSU’NUN 1 TRİLYON EURO KAMPANYASININ KAPSAMI
– Her yıl kaybolan 1 trilyon Euro’yu istemek ve geri kazanmak yolunda atılacak adımlar: EPSU kampanyasına araştırmalar, basın açıklamaları, kitapçıklar, web sitesi yayınları gibi araçlarla destek verilmeli; Yerel, ulusal, Avrupa ve küresel ölçekte daha iyi köprüler kurulmalı; Sendikaların ulusal, AB ve OECD kaynaklı politikalar hakkında uzmanlığını geliştirilmeli; Hiç vergi ödemeyen ve az vergi ödeyen şirketlerin isimlerini kamu oyuna ifşa edilmeli; Diğer vergi kaçakçılığı ve sahtekarlığı mücadelesi veren gruplarla işbirliğine gidilerek koordineli çalışmalar yapılmalı; 2014 yılı Mayıs ayı içerisinde yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde adaylardan vergi kaçakçılığı ve sahtekarlığı ile etkin şekilde mücadele sözü alınmalı; Kamuoyunda vergi kaçakçılığı ve sahtekarlığı mücadelesi konusunda farkındalık yaratılmalı; IMF, Dünya Bankası, BM, AB, OECD gibi uluslararası kuruluşlara güçlü politik mesajlar gönderilmelidir.
– Bugün itibariyle, FTT (Financial Transaction Tax) yani mali işlem vergisi düzenlemesi, geniş halk kesimlerinin desteği sayesinde, AB gündeminde yerini almıştır. Bu iyi haberdir. Kötü haber ise, finans sektörü ve aktörlerinin hükümetleri ve uluslararası kuruluşları yoğun lobi faaliyetleriyle baskı altında tutmalarıdır.
– EPSU iki komitesinin ortak toplantısına destek veren, “War on Want” adlı yoksullukla mücadele, sosyal yardım ve Uluslararası Barış Derneği, İngiltere kökenli bir sivil toplum kuruluşudur. 60 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren sözkonusu dernek, yoksulluk ve insan hakları alanlarında mücadele vermekte olup hem İngiltere hem de dünya genelinde sendikalar ile yakın ilişkiler içerisindedir.
– Yıllardır çok uluslu şirketlerin gelişmekte olan ülkelerde vergiden muaf tutulmaları ve vergi kaçırmalarının olumsuz etkileri hakkında kampanyalar yürüten “War on Want”, Avrupalı kamu hizmetleri çalışanları arasında vergi adaleti ve uluslararası kalkınma konularında farkındalık yaratmak istemektedir.
– 2012 senesinde Avrupa Birliği mali desteğiyle 3 yıllık bir projeyi uygulamaya başlayan War on Want, Avrupa’da kamu sektörü sendikaları ile işbirliği içerisinde vergi adaletsizliği problemiyle baş edebilmek için bir program yürütmektedir. Örneğin; EPSU, İrlenda’dan CPSU (Sivil ve Kamu Hizmetleri Sendikası), İsveç’ten ST ve İngiltere’den PCS (Kamu ve Ticari Hizmetler Sendikası) bu projede yer almaktadır.
– Proje faaliyetleri arasında yer alan eğitimler, yayınlar ve kampanyalar, kamuoyunu 2008’de patlak veren mali kriz ile mücadele amacıyla AB ülkelerinde uygulanan kemer sıkma politikaları ve bu bağlamda devreye sokulan kamu harcamalarındaki kesintilerin, vergi usulsüzlükleri ile bağlantı kurularak kamu hizmetleri sunumu ve kamu hizmetleri çalışanları üzerindeki etkileri hakkında bilgilendirmeyi hedeflemektedir.
– Vergi konusu, mali kriz ve sert kemer sıkma politikaları paralelinde politikacılar ve sivil halk açısından kilit meseleler arasında yerini almıştır.
– Zenginlere ve büyük şirketlere tanınan vergi muafiyetleri ile onların yol açtıkları vergi usulsüzlükleri, ekonomik büyüme, kamu hizmetleri ve sosyal devlet üzerinde ciddi olumsuz etkiler doğurmuştur.
– Hızla yükselen işsizlik, yavaşlayan ekonomik büyüme ve yaygınlaşan yoksulluk, toplumun geniş kesimlerini kamu hizmetleri ve gelişmiş ve adil bir vergi sistemi lehinde harekete geçirmiştir. Sadece İngiltere’de her yıl 120 milyar Sterlin’lik bir vergi açığı oluştuğu tahmin edilmektedir.
– Bu açık, kamu hizmetleri sektörü, çalışanları ve sendikalarını tehdit etmektedir. Sağlık, eğitim, su, kanalizasyon, elektrik, sosyal yardımlar gibi kamu hizmetlerinin finansmanı için kullanılan en temel araç olan vergi ve vergi adaletsizliği konularında geniş halk kesimlerinin harekete geçmesi gerekmektedir.
– War on Want adlı dernek, EPSU ile işbirliği içerisinde, 2014 yılı Mart ayında yapılacak EPSU Kongresinde gösterilmek üzere, vergi eşitsizlikleri ve dolandırıcılığının ülke ekonomilerine etkileri ile vergi sorunlarının alternatif çözüm yollarına dair bir sinevizyon üzerinde çalışmaktadır. Gelecekte, bu videoya internet üzerinden ulaşmak mümkün olabilecektir. Projeye katılmak isteyen sendikalara materyal, kaynak, örnek vaka, araştırma, interaktif oyun (snakes and ladders) ve eğitim (eğiticilerin eğitimi) sağlanacaktır.