Ana Sayfa » Faaliyetlerimiz » Eğitim Seminerleri » EĞİTİM PROGRAMLARIMIZ BAŞARIYLA TAMAMLANDI

EĞİTİM PROGRAMLARIMIZ BAŞARIYLA TAMAMLANDI

2011-2015 dönemi Eğitim Programlarımız 7 bölgede 26 grup halinde kesintisiz bir şekilde gerçekleştirildi.

İstanbul 8 No’lu Şubemize yönelik Eğitim Programımız, 24-27 Şubat 2015 tarihinde Bursa İnegöl’e bağlı Oylat’ta gerçekleştirildi. Böylece sendikamızın Şube Yöneticileri, Temsilciler ve Komitelere yönelik eğitim programları tamamlanmış oldu. 2011-2015 dönemi Eğitim Programlarımız 7 bölgede 26 grup halinde gerçekleştirildi.

4 yıldır kesintisiz sürdürülen Eğitim Programımızın son grubu olan İstanbul 8 No’lu Şubemize yönelik seminere Konfederasyonumuz HAK-İŞ ve Sendikamzı HİZMET-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Genel Eğitim Sekreterimiz Ali Osman Kart, Marmara Bölge Başkanımız Mustafa Taştekin, İstanbul 8 No’lu Şube Başkanımız Taner Duran, Bursa Şube eski Başkanımız Yaşar Yel, Gazi Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümü Araştırma Görevlileri Kürşat Tutar ve Gizem Yaşar Tutar, işyeri sendika temsilcilerimiz ve komite başkanları katıldı.

“EĞİTİMLERİMİZİN AMACI, FAALİYETLERİMİZİN KALİTESİNİ ARTIRMAKTIR”
Eğitim programının açılış konuşmasını yapan Genel Eğitim Sekreterimiz Kart, Sendikamızın eğitim programlarından amacın, yasal gereklilikleri yerine getirmek değil, mensuplarımızın ve sendikal faaliyetlerimizin kalitesini artırmak olduğunu söyledi.

“Eğitilmeyen öğütülür. Öğütülmemek için eğitim gereklidir” diyen Kart, şöyle konuştu: “Temsilci arkadaşlarımız sendikamız tarafından atanmışlardır. Yani işyeri temsilcisi değil, işyerlerinde sendikamızın temsilcisidirler ve bu bilinçle hareket etmelidirler. Kanunlara, mevzuatlara, sendikamızın kurumsal bilgilerine vakıf olmalıdırlar. Sorunları tanımalı, çözüm üretme gücüne sahip olmalıdırlar. Birlikte ve beraber çalışma alışkanlığı gelişmiş olmalıdır. Aksi halde temsilci olmak bir anlam ifade etmez, çünkü temsil etmek bilgi, birikim ve sosyal olmayı gerektirir.”

Ziya Paşa’nın ‘Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz’ sözünü hatırlatan Kart, “Örgütlendiğimiz yerlerde kalıcı olmalıyız. Bunun için de mücadele etmeliyiz, önemli, faydalı ve kaliteli hizmetler üretmeliyiz. İşveren yahut şartlar değiştiğinde çekip gitmek sendikacılık değildir, sendikacılık şartlar ne olursa olsun mücadeleyi sürdürmektir” diye konuştu.

GENEL BAŞKAN ARSLAN: “İNSANI ÖNCELİYORUZ”
Eğitim programında konuşan HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ Sendikamız Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Sendikal mücadelemizin amacı bize ait bütün değerleri almak, yararlanmak, diğer yönüyle bunları çağdaş değerlerle birleştirip yeni bir sendikal anlayışı ülkemize, insanlığa armağan etmektir” dedi.

Arslan şöyle konuştu: Bizim farkımız insana ve onun değerlerine yaklaşımımız; sorunlarla nasıl mücadele edileceğine dair getirdiğimiz çözümler ve bu anlayış doğrultusunda hakim kılmaya çalıştığımız yeni sendikal anlayışımızdır. Diğer sendikaların yaptığı sendikacılığı yapacaksak bize ihtiyaç yok. Bizim de böyle bir anlayışımız yok. Bunu kabul etmediğimiz için HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ’i kurduk. Bu, farklı bir sendikal yapıda olmaktır. Bu toprakların bize bıraktığı bütün müktesebatı sahipleniyoruz. Bugünün çağdaş değerleriyle yerli değerlerimizi birleştirip, içselleştiriyoruz. Mevlana Hz.lerinin söylediği gibi, ‘Biz pergel gibiyiz. Sabit ayacağımız bizim değerlerimizde durur, hareketli ayağımızla 72 milleti dolaşırız.’ İşte bu önemli bir uygarlık bilincidir. İnsana ve insanlara getirdiği ufuk, yorum bugün hala geçerlidir. Biz kendimizi bu çizgide görüyoruz. 1976’dan bugüne HAK-İŞ’in çizgisi aynı. Bize ait değerlerle hareket ediyoruz. Bizim ilk ilkemiz Önce İnsan Önce Emektir. İnsanı önceliyor, önemsiyoruz. Bizim evrensel bir değer sistemimiz var. Süzülerek gelmiş tarihimizden ve o istikamette sisteme sahibiz. İddialarımızın bütünü o tarihi müktesebatta yatıyor. Oradan kopmadan, çağdaş sorunlarımıza nasıl çözüm bulacağız, buna kafa yormamız gerekiyor.”

ARSLAN: YENİ SORUNLAR ESKİ ANLAYIŞLA ÇÖZÜLMEZ
Sendikal hareketin kriz içinde olduğunu ve adeta bir doğum sancısı çektiğini ifade eden Arslan, şunları söyledi: “Sendikal hareket ülkemizde bu anlamda gelişemedi. Aynı amaç etrafında bir arada toplanmadı. Bir çatışma kültürüne kilitlendi. Batıda vahşi kapitalizme bir başkaldırı idi sendikacılık. Yeni dünya, yeni ve farklı çözümleri bize zorunlu kılıyor. Mevcut sorunları eski anlayışla çözemeyiz. Dünyada sendikal hareket yeni bir evreye doğru gitmek zorunda. İşyeri, işçi kavramı değişti. İşyerleri büyük fabrikalar değil, her yer işyeri oldu. İşçi işveren ilişkileri değişti, üretim biçimi değişti. Küreselleşme dünyayı bir köye dönüştürdü. Bütün bunlara bakarak bizim yeni bir sendikal anlayışı yerleştirmemiz gerekiyor. Batı bu işin yürümeyeceğini farketti. Kendilerini değiştirmeye çalışıyorlar. Batıda sol sendikal hareket bizdeki sol sendikal hareketin yapamadığını yaptı, kendilerini değiştiriyorlar. Eski anlayışın sürdürülemeyeceğini anladılar ama bizimkiler hala anlayamadı. Sendikacılık bugün kendini tüketiyor, tıkanmıştır. Onun için HAK-İŞ’in 12. Genel Kurulunun teması “Medeniyetler Buluşmasından Küresel Sendikal İnşaya” idi. Bunun mücadelesini veriyoruz. Bu topraklarda bize ait değerleri ortaya çıkarmak zorundayız. Bu çizgide yeni bir sendikal anlayışı inşa etmek zorundayız. Bize iş düşüyor. Bunu başarmak zorundayız. Başardığımız ölçüde hem ülkemiz, hem insanlık için hayırlı sonuçlar çıkacaktır.”

ARSLAN: HAK-İŞ MİLYONLARI TEMSİL ETMELİDİR
Türkiye’de 13 milyon işçinin sadece 1 milyon 300 bininin sendikalı olduğunu belirten Arslan, HAK-İŞ’in üye sayısı ise 300 bin. HİZMET-İŞ Türkiye’nin en büyük 2. Büyük sendikası. Üye sayımız 115 bin civarında. Ama iş kolunda 800 binden fazla işçi var. Çoğu örgütsüz, güvencesiz. Bunlar bizi bekliyor. Onları da sendikalarla buluşturmak zorundayız. 13 milyon sigortalı işçinin bizimle birlikte olmamasının sorumlusu bizleriz. Onlara ulaşabilmeliyiz. Onlarla birlikte mücadele etmeliyiz. HAK-İŞ milyonları temsil etmeli, HİZMET-İŞ 100 binleri temsil etmeli. Bunu yapabiliriz!” diye konuştu.

Aynı işyerinde çalışan kadrolu ve taşeron işçiler arasındaki ücret farklarının yüksek olduğunu ve taşeron işçilerin yüzde 8,5’unun asgari ücretin altına ücret aldığını kaydeden Arslan, “Bu bir trajedidir. Bunları görmezden gelemeyiz. 1 milyon 200 bine yaklaşan kamudaki taşeron işçileri yok sayamayız. Bunların acısını duymak, hissetmek zorundayız. Bu işçiler bizi bekliyor, ifade edemeseler de bizi bekliyorlar” şeklinde konuştu.

Konuşmalardan sonra Genel Başkanı Danışmanımız Yahya Düzenli “Kimlik ve Temsil Kültürü” içerikli bir sunum yaptı. Sunumunda kimlik, kurumsal kimlik, aidiyet ve sorumluluk konularını işleyen Düzenli, “Biz kimiz?” sorusunun cevabını aradı.

Sendikacılığı, alınteri kurumadan hakkı verilmesi gereken işçinin verilmeyen hakkının alın teri kurumadan alma mücadelesi olarak tanımlayan Düzenli, “Bir insan veya kurumun büyüklüğünü inancın derinliği, ideallerin yüksekliği, görüşlerin genişliği ve sevginin merkezi ile ölçülür” diye konuştu.

Statükonun ördüğü duvarların ancak mücadele ile aşılabileceğini ifade eden Düzenli, Amerika’da otobüslerde beyaz-zenci ayrımının sonlandırılmasına vesile ön ayak olan Rosa Parks; İtalyan işgaline karşı büyük mücadele veren Ömer Muhtar ve İngilizler karşı mücadele eden Spartaküs örneklerini verdi.

Sendikamız Hukuk Müşaviri Av. Oğuz Aksoy da İş Kanunu, Sendikalar Kanunu, İş Sağlığı ve Güvenliği, Yıllık izinler, ücretlerin ödenmesi, işe iade davaları, temsilcilerin kanuni hakları ve görevlerini anlattı, katılımcıların sorularını cevapladı.

İşe iade davalarının işçinin lehine sonuçlandığını ancak, işverenin işçiyi işe başlatmak zorunda olmadığını belirten Aksoy, “İşçinin boşta geçen süreler, ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı gibi geriye dönük haklarını alır” dedi.

Aksoy, “Emekliliğin dolması gibi geçersiz nedenlerden dolayı iş fesih edilemez. İşveren iş fesihlerinde eşitlik ilkesine uymak zorundadır. Örneğin bir taraftan personel fazla deyip diğer taraftan işçiye fazla mesai yaptırıyor yahut yeni işçi alıyorsa bunlar iş fesihlerini geçersiz kılar” diye konuştu.

Aksoy, şunları kaydetti: “İşçi, ücreti 21 gün ödenmediği durumlarda bireysel olarak işi bırakabilir. İşçi bir yılda en fazla 270 saat fazla çalıştırılabilir. Bu süre aşarsa ücretin ödenmesi gerekir. Yıllık izinler çalışırken zaman aşımına uğramaz. Ama bunun ücreti ödenmez, ancak emekli olunurken talep edilebilir.

Program sonunda katılım sertifikası verilerek, toplu fotoğraf çektirildi.